“O kadar dalmışım ki yanıma
gelene kadar onu fark etmemişim. Erol Asteğmenimdi.”
Acemi birliğinde herkesin mektubu
gelir isimler okunurken ve havada uçuşan zarflara bakarken
yutkunuyor, gurbetin ağırlığını kırık kalbimde bir kara daha
hissediyordum.
O yıllar öyleydi… Cep telefonları
olmadığı için dertlerimizi dileklerimizi hasretlerimizi mektuplara
yüklerdik… Günlerce mektup yolu beklerdik… Ama beni asıl kahreden
ailemden bir kuruş bile havale gelmemesiydi. Koca bölükte para
havalesi ve mektubu gelmeyen tek asker bendim… Kader…
Bir gün sabah içtimaında Erol
Asteğmenim terzihaneye bir er arandığını söyledi. Hemen ileri
fırladım ve gözlerinin içine bakarak: