“Patronun kızı, yurt dışından
gelmişti. Arkadaşım Salim ise beni yemeğe dâvet
ediyordu...”
Bir ilkbahar sabahıydı. Günlerden
pazartesi. Kapının zili çaldı. Annem kapıyı açmış, gelenler babamın
ölüm haberini getirmişlerdi... O zamanlar çok küçük olduğum
için ağlamak, sızlamak nedir bilmiyordum. Sadece annem ağlıyor,
kendi kendine inliyordu...
Seneler birbirini kovalıyor ben
ise gençlik çağlarıma gelmekteydim... Annem onun bunun evinde
çamaşır, temizlik işleri ile uğraşıp para kazanıyor, bana okul
harçlığı temin ediyordu. Ben ise okumaktan başka hiçbir şey
düşünmüyordum...
Ortaokulu bitirdikten sonra
Ankara’ya göç etmiştik. Ankara'da baraka şeklinde bir ev
tutmuştuk. Onun içinde annem, ben, bir de kız kardeşim yaşıyorduk.
Ben okuluma devam ediyordum, annem ise yine ev işlerine
koşuşturuyordu...