“Beyler ben boksörüm. İçinizde
beni burada dövecek olan varsa arabayı kaldıracağım
söz!”
Bendeniz emekli deniz
astsubayıyım. Komple sporcuyum. Bana Bakırköy’de "Süpermen"
diyorlar. Her dalda insanlara faydalı oluyorum. Size yaşadığım üç
trafik hatırasını anlatacağım.
Bir gün 25 Kasım 1963 yılında
İstanbul’dan İskenderun’a 20 kişilik bir otobüsle yola çıktık. Bolu
Dağında kar ve buzlanma oldu. Sabaha kadar kahvede oturup
sabahleyin yola devam ettik. Şoför gitmek istemiyordu. Yol,
ölüm yoluydu. Zincir de yoktu araçta. Millet ise “bekleyemeyiz
gideceğiz” diyordu. Şoför dedi ki:
“Madem bu kadar ısrar ediyorsunuz
siz bilirsiniz. Araba kayarsa uçuruma doğru ben kapıyı açar
atlarım. Allah size selamet versin!”
Ben de döndüm yolculara dedim
ki:
“Beyler ben boksörüm. İçinizde
beni burada dövecek olan varsa arabayı kaldıracağım
söz!”
Kimse çıkmadı. Muavin elinde
kocaman kirli ağaç takoz, arka lastiğin altına sürmek üzere iki
büklüm aracın yanında giderken biz arabada kurbanlık koyun gibi
çaresiz bekliyoruz. Araç at arabası hızında ağır ağır ilerliyor… O
koca dağı korku endişe ve panik içerisinde kazasız belasız bu
şekilde indik ve kurtulduk. 200 metre ileride dereye uçmuş birkaç
kamyon gördük. O kamyonları görünce yolcular, “Allah senden razı
olsun başçavuşum” diye dua ettiler.
Bir keresinde Kartal Maltepe’de
otobüste giderken şoförün uyuduğunu fark ettim. Hem de gündüz saat
14.00-15.00 sularında. Dedim ki:
“Kardeşim arabayı sağa çek. Sen
uyuyorsun!”
Adamcağız arabayı sağa çekti.
Onun orada 15 dakika kadar uyumasını sağladım. Kendine geldiğinde
“Sen uyumadın mı dün gece?” dedim.
“Başçavuşum gece Ankara’dan
geldim. Sabah otelde yatmamız lazımdı. Sabah gelince acil işlerim
çıktı bu sebeple uyuyamamıştım, Allah razı olsun”
dedi.
Bir kere de telgraf aldım. Eşim
doğum yapmış, Haseki Hastanesinde yatıyormuş. Harp Gemisinden akşam
çıktım yola. Gölcük’ten İzmit’e minibüsle geldim. O an için otobüs
bulamadım ve bir yük kamyonuna el ettim.
Hereke’ye gelirken baktım şoför
uyuyordu… Orada da arabayı durdurdum. Sol tarafta bir kahve vardı.
Orada ben çay içtim, şoför uyudu. Yarım saat sonra elini yüzünü
yıkadı. Kahvede bir de çay içirdim. Sonra sağ salim İstanbul’a
geldik… Hastaneye gittim, eşimi ve bebeğimi gördüm. Sabahleyin
taksi ile eşimi alıp eve getirdim. Diğer hatıralarımı da yazacağım
inşallah…
Saim Eker-İstanbul