“Tam yedi yıl sonra hem de
Bağdat’tan geçerken o zaman diliminde beni nasıl
hatırladı?..”
İşte o aralar ben öğretmenler
odasında, duyduğum bu sözü mırıldanıyor “Mevlana Halid-i Bağdadi
hazretleri Bağdat tütünü ve çayını çok severmiş, olsa da biz de
içsek” deyip geziniyorum.
Zannediyorum ki bir hafta
boyunca, üç beş sefer bu dileğimi tekrarladım.
Aradan bir hafta ya geçti, ya
geçmedi bir cumartesi günü oturduğumuz dairenin kapısı çalındı.
Kapıyı açtım. Baktım, karşımda yedi sene önce bizim bölükte tank
şoförü olarak askerliğini yapıp terhis olmuş olan Seyyid Mehmet
isimli asker!
“Vayy Mehmetçiğim nereden çıktın
böyle? Beni nasıl buldun, gel bakalım içeri” deyip sarmaş dolaş
içeri girdik.
Bir süre “nasılsın iyi misin?”
hâl hatır sorup hasret giderdikten sonra Mehmet bana bir paket
uzattı:
-Bu nedir Mehmet?
“Komutanım” dedi, “Ben
tır şoförlüğü yapıyorum. Geçen hafta Bağdat’tan geçiyordum.
Aklıma siz geldiniz. 'Dur şuradan biraz Bağdat tütünü ve çayı
alayım da, komutanıma götüreyim' dedim. İşte bunlar Bağdat
tütünü ve çayıdır” dedi.
Bir tuhaf oldum…
“Yahu Mehmetçiğim, dedim; senin
reseptörler ne kadar güçlüymüş beni duymuşsun. Ben burada bir
haftadır, 'Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri, Bağdat tütünü ve
çayını çok severmiş. Bağdat tütünü ve çayı olsa da biz de
içsek' deyip duruyordum."
Mehmet ne desin; sadece tatlı
tatlı tebessüm ediyordu...
Yahu arkadaş, terhisinden tam
yedi yıl sonra hem de Bağdat’tan geçerken ve de ben çay tütün diye
konuştuğum zaman dilimi içinde, beni nasıl hatırladı ve Bağdat
tütünü ve çayını istediğimi nereden bildi?
Galiba, Mevlana Halid-i Bağdadi
hazretleri; “Yeter şu adamın dilinden kurtulayım, içsin de sussun”
deyip o sıralar Bağdat’a gelen Mehmed’in kalbine ilham gelmesine mi
vesile oldu nedir?
Mehmet o gece bize misafir oldu
ve ertesi gün Ankara’dan ayrıldı. Kendisi Urfalıdır. Mehmet beni,
emekli olduktan sonra da buldu. Ailesi ile gelip misafirim oldu.
Hatta oğlu Mustafa bir süre İrfan Turizm’de çalıştı.
Mehmet o zaman da geldi ve
Nurullah Abi'nin ağabeyi Mahşuk Abi ile bir araya geldik eski
günleri yâd ettik. Kendisiyle her bayram ve mübarek gecelerde hâlen
telefonla görüşürüz. Mahşuk Ağabey de 1978-79 yıllarında komşu
bölükte tank şoförü idi. Samandıra Kışlası benim için mübarek
seyyidler ile tanışma yönünden çok bereketli oldu. Mesleğimi biraz
da bu yüzden seviyorum...
Mustafa Beşdere