“Elimden geldiğince yardım etmeliydim babama.
Başka çaresi yoktu; yüreğimi susturmanın.”
Köydeki çocukluğumla ilgili hatıramı anlatmaya
bugün de devam ediyorum... Sabah serinliğinde yürümenin güzel
olduğunu, tecrübelerimden bilirdim zaten. Güneş, özellikle kış
mevsimi güzeldir. İçini ısıtır insanın. Ya haziran, temmuz ve
ağustosta?
Hele Antalya ve
Manavgat’taysanız! Hele hele güneşin bağrında yürümek
zorundaysanız!
Bir
de üzerinizde yük var ve ağaç yoksa hiç çevrenizde?
Hem
benim kitap, defter dolu bavulumu, hem kendi heybesini taşıyan
babam, güneşle birlikte boncuk boncuk terlemeye de başlamıştı. Onun
yerine koydum da kendimi, sızlayıp durdu yüreğim.