“Hainlerin benzi atarken şoka
girmişti düşman. Birkaç saatte çökmüştü yarım asırlık
planlar...”
Milletine sevdalı, 15 Temmuz
Destanı’nın Baş Gazi’si, babayla oğlunu yolcularken düğümlenen
boğaz, kelimelere geçit vermiyor, sözü geçmiyordu Başkomutanın!
Gözyaşı söz dinlemiyor, itaat etmiyordu Başkomutana! Halis
gözyaşı isyan ediyordu isyancı başının sahte gözyaşına! Halis
gözyaşı kazanırken haris gözyaşı kaybetmeye mahkûmdu. Çünkü bu
Allah’ın bir kanunuydu.
Bu halis gözyaşlarının
arkasındaydı bütün bir millet!
Bu sayede kurtulmuştu ihanetin
pençesinden bir devlet!
İki gözünü Gölbaşı’nda kaybeden
bir babanın, coşmuştu yürek çeşmesi. 250’ye yakın kahramanı
bekliyordu cennet bahçesi. Gecenin yarısında salaları okunup yeni
günün ışığında cennet güllerini koklarken 2 bini aşkın kahraman
gazimiz, cennete bir adım kala dünyada kalmanın hüznü içindeydi.
Dillere destan bir karşılanmaya koşmuştu o gece Türk
milleti.
"Baba ne oldu biliyor
musun?/Peygamber alınlarımızdan öptü./Şehitlere dedi
ki:
Kardeşlerinizi tebrik
edin,/Bunlar benim garip şehitlerimdir.’’
Meydanlarda bir aya yakın geceyi
gündüze katan kıyamla Anadolu kışlasının nöbet eriydi bütün halk.
Meydanlardaki kıyamda secdeye vardığında, bir kubbe gibi olmuştu
müminler! Sala ve ezanlarla bir minare gibi birlik sırrında kıyam
eden milletimiz, cemaatin ne demek olduğunu göstermişti sahte
cemaatin arkasındaki yedi düvele.
Başkomutanın milletine
hizmetkârlık için yola çıktığı yıllarda bir cami bahçesinden
geçerken eline aldığı, minareden düşen ay yıldız; devlet
içindeki devletçiklerin alçak uçuşuyla mı yere düşmüştü sorusu
bilinmezken Başkomutan'ın Allah’ın yardımıyla düşmediği bilinen bir
gerçekti. Başkomutan düşerse Anadolu Kalesi daha kolay düşebilir,
üzerine kurgulanmıştı ihanet stratejisi. İhanet timi düşmandan
suikast emrini alarak kahırlandırmıştı milleti. Kaderin bir
adaletiydi, Hollywood’dan ilham alır gibi isyan edenlerin zelil
vaziyete düşmesi.
"Bize güç ver… Cihat
meydanını,/Pehlivansız bırakma Allah’ım!" duasıyla
minarenin gölgesinde yola çıkıp bütün suikast ve tehditleri milleti
adına göğüsleyen halis bir erdi Başkomutan! Kefenle yola çıkan
Başkomutan; cesaretini bir kez daha ispat ederek küçücük cep
ekranında yaptığı “İşte meydan işte millet” daveti hainlerin
kalbine saplanmıştı ok gibi. Hainlerin benzi atarken şoka girmişti
düşman. Birkaç saatte çökmüştü yarım asırlık
plan... DEVAMI YARIN