“Oğluma da bunları anlat” diye
ricada bulundu, oğluna da gittim ama oğlu
ilgilenmedi!..
Arkadaşların “fena fi’l kitap”
sözleri ve hüsnüzanlarına layık oluruz inşallah. Yine böyle bir
kitap hizmetinde Amasya’da bulunuyorduk. Aslan isminde bir öğretmen
abimizle tanıştık. Sohbetine doyum olmuyordu gerçekten. Kendisi
1989-1995 yılları arasında Avusturya’da öğretmenlik yapmış. Aslında
hemşehricilik gibi bir alışkanlığı olmamasına rağmen orada Nuri
Amca isminde Amasyalı bir amcayla tanışmış. Anlattı Aslan Hocam,
dedi ki:
“Birbirimize önce merhaba derken
samimi olduk. Samimiyetimiz ailecek birbirimizin evine gidip
gelecek seviyede dostluğa kardeşliğe ulaştı. Çok muhterem bir
insandı Nuri Amca. Bir demir döküm fabrikasında sıcağın alnında
çalışıyormuş. Hastalanmış. Kanser teşhisi konulunca vefat etmeden
önce emekli edelim demişler. Ama altı yedi sene daha
yaşadı...
Benimle bu sürede tanışmış zaten…
Yine bir gün evine ziyarete gittiğimde duvarda bulunan birkaç resmi
göstererek “bunları böyle niye asıyorsunuz...