“Damadın da beni istediğini pek
sanmıyorum. Sonuçta yürüyen yaşlı bir et, en ağır yüktür
bilirsiniz...”
Bütün gün bir şeyler yazıp
duruyorum önümdeki yığının üzerinde kâğıtlara. Bunun yanı sıra
küçük bir defterde günlük yazmaya başladım. Pek dikkat çekecek bir
şey değil. Fazla da bir öneminin olmadığını düşünüyorum. Günde iki
veya üç paragraflık kısa bölümler. Buradakilerin bana karşı nasıl
bir tutum sergilediklerini, o günün yemeğini, bir de hava durumunu
yazıyordum.
Bazen de gazeteden okuyup
aklıma...