Millet fakirlikten, açlıktan
çaresizlikten inliyordu. Ot-kök yiyorduk ölmemek
için...”
İhtiyar ninem yıllardır içinde
sakladığı sırrını anlatmaya başlamıştı. Heyecanla sözünün devamını
dinliyordum:
“Yazı-kaderde varmış, biz Yusuf
Deden ile evlendik.
- Dedem; demek ki kaçırılacak biri değilmiş!
- Öyledir! Herkes sever, sayardı. Takva ehli, fehimli (anlayışlı) biriydi. Evliliğimiz ilk senesinde; Rusların Erzurum ve kazalarından çekildiğini, isteyen ailelerin köylerine geri dönebileceklerini duyduk.
- Dedem; demek ki kaçırılacak biri değilmiş!
- Öyledir! Herkes sever, sayardı. Takva ehli, fehimli (anlayışlı) biriydi. Evliliğimiz ilk senesinde; Rusların Erzurum ve kazalarından çekildiğini, isteyen ailelerin köylerine geri dönebileceklerini duyduk.
- Bu habere ne kadar
sevinmişsinizdir, kim bilir ninem?
- Sevindik sevinmesine de… Ailemiz karar vermede zorlandı… Deden tarafı gitmekten yanaydı, babam ve kardeşlerim bir daha o acıları, sıkıntıları yaşamak istemiyordu.
- Sevindik sevinmesine de… Ailemiz karar vermede zorlandı… Deden tarafı gitmekten yanaydı, babam ve kardeşlerim bir daha o acıları, sıkıntıları yaşamak istemiyordu.