“Nerede duracağım? Kime ne
diyeceğim? Kim ne söylerse ne cevap vereceğim
bilmiyordum...”
Aç kaldığım için karnımı doyurmak
üzere evlerine gittiğim, akşam yemeğine yetişemeyip sabah
kahvaltısına beklediğim akrabalarımın evinde, yengemin benden bebe
şampuanı alıp gelmemi istemesi ile yüzüm yer olmuştu. “Tamam alıp
geleyim” diyerek evden çıkmıştım ama cebimde ekmek almaya bile para
yokken şampuanı nasıl alacaktım?
Üç saatlik mesafeyi yine
yürüyerek oturduğum eve gelmiştim. Ayaklarıma kara sular inmişti.
Ama hiçbir şey umurumda değildi. Yengemler şimdi benden bebe
şampuanı bekliyordu… Ama bunu nasıl ve neyle
almalıydım?
Oturdum, duvar bana ben duvara
bakarak kara kara düşünmeye başladım… Derken… Birden… Bir şimşek
çaktı beynimde… Evet… Neden olmasındı?
Geçen sene zar zor biriktirerek
terziye gidip kendime özel diktirdiğim takım elbisem aklıma
geldi… Eskimesin diye her olur olmaza bile giyemiyordum. O
yıllarda takım elbisesi olmak bir otomobili olmak kadar olmasa da
hayli önemli bir durumdu…
Kendime moral ve motivasyon
vererek oturduğum yerden kalktım. Titreyen ellerimle ama
çaresizliğin verdiği mecburiyetle takım elbisemi duvardan
indirdim…
Tamam da şimdi ne yapacaktım?
Bunu nasıl ve kime satacaktım?
Elimde takım elbise ile sabah
yediğim kahvaltının ardından üç saatlik yolun üstüne tekrar bir o
kadar yaya yürüyerek Ankara Ulus’taki Bitpazarı denilen yere
geldim. Ürün almak bir dert imiş ama bilmeyen için ürün satmak daha
zormuş.
Nerede duracağım? Kime ne
diyeceğim? Kim ne söylerse ne cevap vereceğim
bilemiyordum…
Bir aşağı bir yukarı kararsız
hâlde yürürken bir satıcı hâlimi görmüş ve anlamış olmalı ki
seslendi:
-Delikanlı bak
bakalım.
-Buyur?
-Elindeki takım elbiseyi aldın mı
satıyor musun?
Suçlu gibi kekeledim. “Benim de
satıyorum.”
-Sen gel bakalım, ne
istiyorsun?
Ne isteyeceğimi bile bilemedim.
Elimdeki takım elbiseye bakan eskici kendi de satabileceği bir
fiyat belirlemiş olmalı ki elini cebine attı. Geçmiş gün elime bir
miktar para tutuşturdu:
“Sattıysan aldım.”
-Tamam, dedim… Cebimdeki parayı
bile saymama gerek yoktu. Çünkü ben yengemlere bebe şampuanı
alabilecektim. Mahcup olmayacaktım...
Rumuz:
“Sürmeli”-Yozgat