“Yol ayrımında ayrılıp arabanın
yönünü yokuşa verdim. Koyu bir karanlık hâkim oldu...”
Gördes hatıramı anlatmaya bugün
de devam ediyorum... Artık "bu gece yarısı yalnız başıma yola
çıkmak akıllıca bir iş değil” diye düşündüm. Yatakta uyanık, biraz
o yana, biraz bu yana döndüm ama içimdeki o huzursuzluk devamlı
çoğalıyordu; "Kalk Gördes’e git!.." Yataktan kalktım. İki rekât
namaz kıldım. Dua ettim. Ama içimdeki his sürekli “Kalk yola çık”
diyor. Bir türlü o duyguyu ve hissi bastıramıyorum... Kalktım
elbiselerimi tekrar giydim. “En iyisi yola düşüp Gördes’e gideyim”
dedim...
Hatta bir ara kendi kendime “yahu
acaba ecelim geldi de o yolda öleceğim mi? Ecelim mi beni
çağırıyor” diye de düşündüm. Yani illa “kalk Gördes’e git” hissini
bastıramayınca aklıma böyle düşünceler de geliyordu...
Ayağa kalktım. Kararımı verdim.
“Bu işte de bir hayır var, en iyisi Gördes’e gideyim” dedim. Bu
arada saat de 01.00 oldu.
Aşağıya bahçeye indim. Arabayı
çalıştırdım. Rahmetli...