Devlet adamlarımız 6 yıl önce neredelerse, orada… Hatta 40 yıl
önce neredeyseler, yine orada.
O yüzden devletin pozisyonu hep istikrarlı. Dış politika
bilhassa.
O yüzden, şu tek elden, tek dilden, teksir kağıdı gibi Havuz
medyası mesela, dün saldırdığını övmekten, dün övdüğüne bugün
bindirmekten bitap düşmemiş.
***
İiki yıldan da önce Kurban Bayramı denmiş ki, “Süleyman Şah
Türbesi’ndeki Mehmetçiğimizin kılına bir şey gelirse atacağımız
adımlar malumdur. Orada herhangi bir şeye asla tereddüt etmeyiz,
edemeyiz. O andan itibaren her şey değişir.”
Ondan üç, beş ay sonra şöyle oldu:
Işid gelmeden, (PYD-YPG eskortlu) “destan gibi operasyon”da “atılan
adımlar”la “oradaki Mehmetçiğimiz” ve türbedeki taşınabilirler
hızla toplandı…
“Mehmetçiğimiz kılına bir şey gelmeden” yurda getirildi; Süleyman
Şah ise ise “tereddüt etmeden” hem de, “terörist” denen YPG-PYD
bölgesine emanet edildi.
Işid’den kaçırılan yadigâr, “Işid’den daha terörist” denen
YPG-PYD’ye emanet edilmişti!
“Yurtdışındaki tek Türk toprağı”nın Işid’e bırakılmasından sonra o
günün Genelkurmay açıklaması diyordu ki, “Geride değerli emanet
bırakılmamıştır. Suriye Eşmesi’nde naaşın nakledileceği bölge
birliklerimizce kontrol altına alınmış, bayrağımız göndere
çekilmiştir.”
Bunlar çok kötü değil belki!
“Kılına bir şey gelen Mehmetçik” ise, sivil-üniformalı büyükler
“destan”la övünsün diye film çekerken, kamera yüzünden kask
takamayan, trafikten şaşkın bir tank namlusunun çarpmasıyla
“başından” darbe alıp “şehit” olan Astsubay Halit Avcı’ydı.
O günün Başbakanı Davutoğlu, “baş veririz, baş eğmeyiz”
demişti!
Avcı’nın 15 gün sonra doğacak (artık 1 yaşını geçmiş) bebeği vardı;
bir de morgda cebinden 1 adet 5 TL, 1 adet 50 Krş, 3 adet 10 Krş, 1
adet 5 Krş olmak üzere, toplamda 5 TL 85 Krş çıktığını kayda
geçirdiler.
Bu kasa-kutu-sıfırlama-Panama ülkesinde!