2010 Kasım ayının son günleri.
Başbakan Erdoğan Libya’da.
Hem “Kaddafi İnsan Hakları Ödülü”nü alıyor, hem de “Kaddafi’nin
Onur Konuğu” olarak “AB-Afrika Zirvesi”nde konuşuyor:
“Türkiye’nin son dönemde uyguladığı komşularla sıfır sorun
politikası krizlerin aşılmasında büyük pay sahibidir.”
Aradan biraz zaman geçiyor:
Türkiye önce “NATO’nun Libya’da ne işi var” deyip sonra Libya’ya
NATO (ABD) saldırıları için üs ve müttefik oluyor.
“İnsan Hakları Ödülü” veren Kaddafi öldürülüyor.
Libya, “kardeşimiz, çok yakınımız, büyük dostumuz Esad”ın
Suriye’sinin, “Şam-gen bölgesi”nin rejim ile “örgütler” tarafından
kan gölü hale getirilmesinde temel “silah ve savaşçı ihracat
merkezi” haline geliyor!
2012’de Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Suriye’de sıkıntı var diye
komşularla sıfır sorun politikası bitmez” diyor.
2013 Mart ayının son günleri.
2099’dan beri “Komşularla sıfır sorun politikası”nın müteahhidi
değilse de mimarı olmuş Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Suriye’nin
artık cehennem haline gelmesine rağmen, dünyaya ilan ediyor:
“Komşularla sıfır sorun politikası başarılıdır. AK Parti iktidara
geldiğinde hem talihsiz Irak Savaşı, hem de hemen tüm komşularla
sorunlar vardı.
AK Parti Türkiye’yi komşularıyla sorunlu ilişkilerinden
kurtardı.
Böylece Türkiye enerjisini, komşularla sorunlardan bölgesel ve
uluslararası konulara aktarabildi.
Sıfır soruna dar bakışla odaklananlar Türkiye’nin büyük dış
politika vizyonunu kaçırıyor.”