Yurtta barış dünyada barış şeklinde özetlenebilecek Cumhuriyet
dönemi dış politikasından uzaklaşılınca geldiğimiz yere bakar
mısınız?
“Türk Ordusu Katar'a!..”
Dün AKP yandaşlarının sosyal medyada açtığı bu başlığa en çarpıcı
yorum, Balyoz kumpası mağdurlarından yurtsever, Atatürkçü
komutan emekli Tümamiral Semih Çetin'den geldi:
“Suudi Arabistan mı, Katar mı? 40 katır mı, 40 satır mı?
Seç, beğen al!..”
Semih Çetin'in yazdıkları, sürekli bir savrulma hali yaşayan dış
politikamızın adeta en kısa özetiydi!
Yorumların geneline ayrışma, kutuplaşma ve dayatmanın doğal
sonucu olan öfke dolu tepkiler egemendi.
Ramazan ayının sevgi ve hoşgörüsünden en ufak bir yansıma olmadığı
gibi yazanların çoğu birbirine kin ve düşmanlık kusuyor, küfür ve
hakaret yağdırıyordu!..
* * *
Sosyal medyadaki öfke selinden taşan yazıları okurken aklıma,
değerli bir din adamının geçenlerde bir iftar yemeğinde yaptığı çok
anlamlı konuşma geldi. Özetle şunları söylüyordu:
“İslam sevgi ve hoşgörü dinidir demek, o toplumda sevgi ve
hoşgörüyü sağlamaya yetmez. Bakın, 57 İslam
ülkesi var ve insanlar birbirine öfke kusuyor, birbirinin
boğazını sıkıyor ve birbirine hep mesafe koyuyor. Bir türlü o
huzuru, ahengi sağlayamıyor!..”
* * *
“Günümüze kadar mezheplerin bir zenginlik olduğu aynı coğrafyada, aynı ülkede, aynı mahallede insanlar birbirine hayatı zindan etmeye, birbirinin boğazını sıkmaya başladılar. Öfkeli bir İslam dünyası oluştu. Niçin öfkeli? Bir defa kendini son derece geri kalmış görüyor. Bu sefer sorumlu bulması lazım. Suçlu kimdir? Ötekidir!.. Öteki olmasaydı ben böyle olmayacaktım diyerek telafi mekanizmasını işletiyor ve kendine dönüp bakmıyor. İslam dünyasında her an, her şeyi yapabilir bir insan tipolojisi ortaya çıktı!..''