Israrla kapıyı çalmaya devam edince, kalkıp açtım.
İki genç, ellerinde dörde katlanmış “Evet” broşürleriyle
karşımda duruyorlardı. Birini uzatıp “Size getirdik” deyince aldım.
Şöyle bir bakınca, yığınla yazı olduğunu gördüm.
Meraklı bakışlarla bir şeyler söylememi bekliyorlardı.
“Gençler, 8 kişinin birleşip yılda bir kitabı okuyabildiği
Türkiye'de 18 maddelik anayasa değişikliğini kimse
okumaz” dedim.
Ne deseler beğenirsiniz?
Meğer onlar da baştan sona okumamışlar!..
* * *
Bunun üzerine sormaya devam ettim:
“Yahu çocuklar, neden tek adam rejimi istiyorsunuz? Güzelim
ülkemizi birlikte yönetsek daha iyi olmaz mı”deyince,
günün bombasını patlattılar:
“Tabii daha iyi olur! Dikkat ederseniz biz bir şey
söylemedik. Çünkü bunları dağıtmamız karşılığında günde 50 lira
kazanıyoruz. Anlayacağınız ekmek parası! Aslında biz de ‘Hayır' oyu
kullanacağız!..”
Kendimi tutamayıp gülmeye başlayınca, onlar da bana katıldılar!
Birlikte uzun uzun güldük!..
* * *
Sevgili okurlarım,
Cumhuriyet tarihçisi Yrd. Doç. Dr. Oktay
Gökdemir'in aktardığı bu olay, Halk
Arenası programı için dolaştığım kentlerdeki
izlenimlerimi doğruluyor.
Konuştuğum “Evet”çi yurttaşların hiçbiri, tek adam rejimine
neden ihtiyacımız olduğunu açıklayamıyor.
Ama “Hayır”cılar çatır çatır konuşuyor.
Gördüğüm kadarıyla “Hayır” rüzgarı, her geçen gün
güçleniyor.