Büyük yazar, Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet sevdalısı
Falih Rıfkı Atay’ın “Şu denizlere bizim
diye bakıyor, bu topraklarda ana bağrının sıcağını duyuyorsak,
belki nefes alıyorsak, hepsini, her şeyi ona borçluyuz”
diyerek tanımladığı 30 Ağustos Zaferi’nin yıldönümü yaklaşıyor ya,
hemen saldırıya geçtiler. Atatürk düşmanlığını meşrulaştıran
iklimden cesaret alan hainler, Büyük Önder’e hakaret ve iftira
yağdırmaya başladılar. Okuyacağınız F. R. Atay imzalı yazı,
cüretlerini Kurtuluş Savaşı’na “Yunan Tiyatrosu”, Atatürk’e
de “ulu mikrop” deme alçaklığına kadar vardıran
müfterilerin salyalı suratlarına tokat gibi çarpacak gerçekleri
anlatıyor.
Birlikte okuyalım, okumakla yetinmeyip herkesle paylaşalım.
* * *
“…Zırhlıları, tümenleri ve alayları ile Birinci Dünya Harbi
düşmanlarının zaferi, hâlâ İstanbul’un surlarında ve sokaklarında
idi. Bir tek umut, bir avuç askerde ve Mustafa Kemal denen
isimde idi.
Nihayet Rumca gazetelerde ilk rivayetler çıktı. Biz,
taarruza geçmiştik ve başımızı Yunan Ordusu’nun çelik kayasına boş
yere çarpıp duruyorduk.
Zaman geçtikçe umutsuzluğumuz arttı. Havadis duyurmakta Beyoğlu
gazeteleri ile yarış eden ve üst üste kasabalar alındığı
rivayetlerini uyduran bir Türkçe sürüm gazetesine kızıyorduk.
– Taarruz çökmüş olsa, bir tebliğ verirlerdi. Durduk mu,
geriledik mi? Ah, hiç olmazsa bir iki kasaba alsak da öyle
dursak…
Mustafa Kemal’e kızanlar ağızlarını açmışlardı bile…