Vakit gece yarısına doğruydu.
Cehennemi ateşin ortasında kalmışlardı.
Her taraftan kurşun ve şarapnel yağıyordu!..
Görevi düşman hatlarına kadar sızarak, onların koordinatlarını
topçu birliklere bildirmek olan piyade bölüğü
komutanlarından Üsteğmen Mehmet Günenç de ağır yaralılar
arasındaydı.
Son bir
gayretle telsize uzandı.
Birkaç kez yutkunduktan sonra
birliğindeki silah arkadaşlarına şunları söyleyebildi:
‘Dört tarafımız kuşatıldı. Şehidimiz çok. Bölük komutanımız
ve telsizcimiz de şehit oldu. Size koordinatları veriyorum. Topçu
bataryalarını buraya yönlendirin!..’
Topçu
İrtibat Subayı Refik Soykut şaşkındı. Duyduklarına inanmak
istemiyordu. Kendini toparlayıp ‘Ama bildirdiğin konum, şu
anda bulunduğunuz yer’ diyebildi.
Aldığı yanıt inanılır gibi değildi:
‘Evet, doğru, bilerek söyledim! Çünkü biz düşmana esir
olmak istemiyoruz. Bizi onlara teslim etmek yerine kendi ateşimizle
şehit edin! Bu sizden son arzumuz, yani vasiyetimizdir!.. Hakkınızı
helal edin. Vatan sağolsun!..’
Telsiz konuşmalarını
Topçu Tabur Komutanı Yarbay Kurtay, Binbaşı Ahsen Soya,
Lemi Eralp, Yüzbaşı Alaaddin Haydaroğlu da dinliyordu.
Komuta heyeti ne diyeceğini bilemiyordu. Kısa sürede karar
verildi:
Vasiyet yerine getirilecekti!.. Derken tüm toplar ateşlendi.
Bataryalar gürlemiyor adeta hıçkırıyor, gözyaşlarına hakim olamayan
karargahtakiler de hüngür hüngür ağlıyorlardı!..
★★★
Gecenin sonunda 5 subay, 3 astsubay ve 58 er şehit
düştü. 35 yaralı ve 105 kayıp vardı.
Üsteğmen
Mehmet Günenç de şehitler arasındaydı.
Okurken insanın
tüylerini ürperten bu olay, 22 Nisan 1951’i, 23’e bağlayan gece
Kore’de yaşandı…
★★★
Kore savaşının başlamasından bir ay önce Türkiye’de iktidar olan
Demokrat Parti (DP) Hükümeti, yeni kurulan Kuzey
Atlantik Paktı’na (NATO) girebilmek için Meclis’in onayına gerek
görmeden, Kore’ye 4500 kişilik bir Tugay
gönderdi.
Böylece Türkiye, ABD’den sonra Kore’ye kara
kuvvetleri gönderen ilk devlet oldu…
★★★