ORTADOĞU’da artık bir ‘Kürt realitesi’ var; eski dar ve lokal aşiret yapıları içinde değiller.
Kendi içinde parçalı fakat genel bir kimlik hassasiyeti
oluştu.
Kürt hareketinde zamanla silahlı ve totaliter unsurlar mı, halen
maalesef çok cılız olan demokratik ve meşruiyetçi unsurlar mı ağır
basacak?
Bu sualin halen meçhul olan cevabı uzun vadede bütün Ortadoğu’yu
etkileyecektir.
Hiç şüphesiz, ‘büyük devletler’in Ortadoğu hesaplarında bu faktör
önemli bir yer tutuyor.
İşte Rusya ve ABD’nin Suriye’deki oyunları.
‘KOMÜNAL’ DESPOTİZM
Türkiye “Çözüm Süreci” ile demokratik ve meşruiyetçi çözüm şıkkını
denedi fakat süreci PKK sabote etti. Zira demokratik ve meşruiyetçi
değerler PKK için tehdittir!
Kırk yıl önce Marksizm-Leninizmle yola çıkan PKK, zaman içinde
ideolojik değişimler yaşadı fakat totaliter karakterini hiç
yumuşatmadı. Abdullah Öcalan’ın kaleme alıp Kongra-Gel’in 2005 ve
2007 toplantılarında kabul edilen “KCK Sözleşmesi” adlı belgede
özgürlükçü demokrasi ve piyasa ekonomisi açıkça reddediliyor,
“komünal demokrasi” ve “komünal ekonomi” denilerek Stalin-Kaddafi
karması totaliter bir yapı öngörülüyor.
Amerikalı anarşist Murray Bookchin’in teorik katkısı, KCK’nın
despotik karakterinde sadece bir makyajdır.
Nitekim Aysel Tuğluk da bu yapının nasıl totaliter olduğunu ve
kendilerini nasıl susturduğunu DTK adlı kuruluşun Diyarbakır’daki
toplantısında açıkça ifade etmiştir. (6 Eylül 2014)
ETNİK TEMİZLİK
Güneydoğu’daki “özerklik” ilanları, hendek ve barikatlar KCK
uygulamalarıydı. “KCK Sözleşmesi”nin 34. maddesi ayne...