Bilgisizliğimiz az merak eden, az okuyan bir toplum olmamızla
ilgili.
Bakış açılarımızdaki çarpıklıkların sebebi ise yeterli bilgimiz
olmadan keskin duygusal önyargılara sahip olmamızdandır.
Ortak değerimiz olması gereken Milli Mücadele’ye bakışımız da
sonraki siyasi kutuplaşmaların etkisi altında. Tek Parti devrinde
Kazım Karabekir ve Rauf Orbay gibi muhaliflerin Milli Mücadele’deki
hizmetlerini küçümseyen, hatta yer yer olumsuzlayan bir resmi tarih
egemendi.
Gerçekleri araştırmak yerine özellikle muhafazakârlar, tam aksi
yönde bir tarih önyargısını işliyorlar. Bir “resmi tarih”imiz
vardı, bir de “öbür resmi tarih” söylemi gelişiyor!
İKİ UÇ
Tipik örnek İsmet Paşa’dır. “Milli Şef” iken çok övüldü, hakkında
şiirler yazıldı:
İnönü’de kumandan
Tarihe andaç Lozan
Hem bilgin hem kahraman
Şanlı İsmet İnönü
Muhalefete düştüğünde “milli münafık, profesyonel cani” gibi
sözlere muhatap oldu.
İkisi de siyasi kültürü olgunlaşmamış, çocuksu toplumlarda görülen
ham duyguların dışavurumuydu; ya hayranlık ya düşmanlık.
Bugün çok mu farklı bir düzeydeyiz?
Siyasi görüşümüz ne olursa olsun, Milli Mücadele ve Lozan gibi
bugünkü varlığımızın en hayati temellerine sadece “öğrenmek,
anlamak” için bakamaz mıyız?
Daha önemlisi, “şartlar”la “davranışlar” arasındaki ilişkileri ve
yol açtıkları karmaşık “sonuçları” kavramak gayretiyle tarihe
bakamaz mıyız?
Tarihe bu gözle bakamazsak günümüzdeki olaylara “şartlar” ve
“davranışlar”ı ar...