OKUR yorumlarına önem veririm, bazen gözümden kaçmış bir
perspektifi orada bulurum. Bazen de bu yorumlara ‘kültür anketi’
gibi bakarım.
Dün kuralsızlık ve suç oranlarındaki patlamayı yazmıştım, iki yorum
çok dikkatimi çekti.
Bir okura göre bütün suç AK Parti iktidarınındı, fakat ben
korkumdan bunu yazamıyordum “lafı eveleyip geveliyor”dum.
Öbür okura göre Türkiye’de “maddi ve manevi alanda büyük gelişme”
vardı fakat “eski Türkiye’nin efendileri” bundan rahatsız
oluyorlar, böyle kuralsızlık ve suç oranları falan gibi konuları
yazıyorlardı.
Çok faktörlü bir sosyolojik sorunu siyasete indirgiyor bu
yorumlar.
SOSYOLOJİK SORUN
Geleneksel toplumlar sık dokuludur. Köy ve mahalle bizi yalnız
bırakmaz, “ayıp” çok önemli bir sosyal kontroldür...
Fakat şehirlere göç toplumsal dokuları gevşetir, hatta ortadan
kalkmasına yol açar. Kuralsızlık ve suç patlaması yaşanır.
Bunu İngiliz Dickens’ın, Fransız Balzac’ın, Rus Dostoyevski’nin
eserlerinde de görürüz.
Ancak modern toplumun sosyal davranış değerleriyle sosyal ve
kurumsal denetim yapıları oluştuğunda suç ve kuralsızlık “olağan”
düzeye iner.
Bu sosyolojik perspektif nelere dikkat etmek ve ne tür yeni
politikalar, yeni tür kurumlar geliştirmek gerektiği konusunda bize
perspektif verir.
Bunun tersine, iktidar tutkusuyla bu sorunu görmemek veya muhalefet
tutkusuyla iktidara indirgemek bize hiçbir perspektif kazandırmaz,
sadece kutuplaşmayı körükler.