İlk gelene hoş geldin yazısı yazmak âdetimden değildir ama öyle
dayatıyor ve olaylar da öyle çabuk gelişiyor ki... en azından bazı
sorular sormam gerekti.
İstanbul seçimleri.
100-200-300 hadi bilemediniz 1000-2000-3000 hileli olabilir
diyelim.
Hemen her seçimde neredeyse her parti hile yapıyordu.
Daha önce de birkaç kez yazdım.
Adını vermeyeyim hadi, biri kendilerine ilçe merkezinde hile
“eğitimi” verildiğini ayrıntısıyla anlatmıştı. Özel arabanızla
gideceksiniz, sandık başı genellikle kadın olur, öğretmen olur,
belli bir saatten sonra siz de diyeceksiniz ki...vb... filan...
Bir diğerinden yaşlı bir kadın nasıl iki kez başkasının kimliğiyle
öteki partiye inat aman tek gitsin diye, partililerinin önerisiyle
üst katta nasıl tekrar oy kullandığını söylemiş... hatta elim
kırılaydı diye de eklemişti.
Biri de insanları sandığa bile götürmediklerini, silahı masaya
koyup mühürü de eline alıp birer birer damgalayıp sandığa
attıklarını, sandıktan diğer parti gözlemcilerinden bile tek bir oy
çıkmadığını taklidini de yaparak birebir aktarmıştı.
Ama yalnızca tekrardan sayılan sandıklarda 15 bine yakın oyun
hileli çıkması ilk kez görülen soru işaretleri yaratıyor.
Bu kadar büyük çapta o saptırması sıradan değil, ancak önceden
planlanmış örgütlü bir eylemle olur.
Kim bu örgüt?
İşi şansa bırakmak istemedi.
Bu hile kimin lehine yapıldı?
Neden?
Neden bu örgüt onun ve onların kazanmasını istiyor?
Neden?
Bunun bir diyeti olmalı.
Önemli kararlarda bile “ben bilmem ajansım bilir”, “ben bilmem
genel merkeze sorun” cümleleri insanın aklına yeni sorular zinciri
getiriyor.
Özellikle “bak” denilen yere bakma...