Aslında öykü net; ya büyüme yüksek olacak ya da faiz… Ne zaman
yüksek büyüme gündeme gelse, aynı senaryo sahnede; piyasayı
tedirgin et, kuru zıplat, Merkez'i faiz artırmaya zorla, enflasyonu
bahane edip reel faizleri tırmandır…
2011'i hatırlıyorum; %8.8 büyümüştük. Küresel krizi bahane edenler,
"Aman biraz hız keselim, misal 5'inci vitesten 4'e inelim" diyerek
gaz-fren tartışması başlatmıştı. 2012'de büyümemizi neredeyse
rölantiye düşürmüş, %2.2'yi zor denkleştirmiştik.
Şimdi, sürekli dedikodu üreterek piyasaları tedirgin eden bir
kesim, eski senaryo ile yeniden sahne aldı. Hatırlayın, 2011'deki
yüksek büyümenin ardından gelen Merkez'in gece yarısı 5.5 puanlık
baskın faiz artışı, Gezi gerginliği, 17-25 Aralık operasyonları, 15
Temmuz darbe girişimi, "Kırılgan Beşli" söylemleri ve çalınan
yüksek büyümemiz…
Olan biteni özetleyelim; Türkiye 2017'de %7.4 ile G20'nin en fazla
büyüyen ülkesi oldu. FETÖ'nün hain darbe girişiminin ardından
2016'nın üçüncü çeyreğinde 27 çeyreklik büyüme trendine ara
verilmişti.
Bu tarihten sonra hükümetin aldığı tedbirlerin etkisiyle ekonomi
canlandı. Özellikle KGF uygulaması ile birçok sektörde çarkların
dönmesi sağlandı.
Türkiye ekonomisinin büyümeden taviz vermesi mümkün değil. Bu
büyüme trendinin devamı için yatırımların hızlanması gerekiyor.
Birçok sektörde kapasite kullanımı zirvede... Bu yüzden de yeni
yatırımların yapılması şart ve bunun koşulu da finansman
maliyetlerinin yani faizin düşmesidir. Faaliyet kârının yarısını
faize veren bir sanayici yatırım yapamaz.
Bunun için de en son, % 0.99 aylık faizle kullandırılan Nefes
Kredisi uygulamasında olduğu gibi yeni modellerin hayata
geçirilmesi gerekiyor.
Özellikle yeni kapasite ve istihdamı artıran yatırımlar Hazine,
TOBB, İSO, KGF gibi kurumların "kalkınma bankacılığı" gibi ortak
platformda buluştuğu yeni modellerle finanse edilmeli.
Merkez'in de reeskont kredileri daha aktif kullanılmalı. Reel
sektörün kurdaki %1 artıştan zararı 8.8 milyar TL. Döviz
borçlanmasına getirilmesi planlanan düzenlemenin bir an önce hayata
geçirilmesi gerekiyor. İşin en kritik tarafı ise Merkez'in atacağı
adımlar. Merkez'in faizi düşürülebilmesi için küresel gelişmelerin
de takip edilmesi gerekiyor.
Merkez Bankası son dönemde kur üzerinden yapılan saldırılara göğüs
gererek, en azından faiz artırımından kaçınması gerekiyor ki yüksek
faizle büyümemizi yine çalmasınlar.