Şeref Oğuz Sabah Gazetesi

Yüksek faizle büyümeyi çalacaklar

Aslında öykü net; ya büyüme yüksek olacak ya da faiz… Ne zaman yüksek büyüme gündeme gelse, aynı senaryo sahnede; piyasayı tedirgin et, kuru zıplat, Merkez'i faiz artırmaya zorla, enflasyonu bahane edip reel faizleri...

06 Nisan 2018 | 141 okunma

Aslında öykü net; ya büyüme yüksek olacak ya da faiz… Ne zaman yüksek büyüme gündeme gelse, aynı senaryo sahnede; piyasayı tedirgin et, kuru zıplat, Merkez'i faiz artırmaya zorla, enflasyonu bahane edip reel faizleri tırmandır…
2011'i hatırlıyorum; %8.8 büyümüştük. Küresel krizi bahane edenler, "Aman biraz hız keselim, misal 5'inci vitesten 4'e inelim" diyerek gaz-fren tartışması başlatmıştı. 2012'de büyümemizi neredeyse rölantiye düşürmüş, %2.2'yi zor denkleştirmiştik.
Şimdi, sürekli dedikodu üreterek piyasaları tedirgin eden bir kesim, eski senaryo ile yeniden sahne aldı. Hatırlayın, 2011'deki yüksek büyümenin ardından gelen Merkez'in gece yarısı 5.5 puanlık baskın faiz artışı, Gezi gerginliği, 17-25 Aralık operasyonları, 15 Temmuz darbe girişimi, "Kırılgan Beşli" söylemleri ve çalınan yüksek büyümemiz…
Olan biteni özetleyelim; Türkiye 2017'de %7.4 ile G20'nin en fazla büyüyen ülkesi oldu. FETÖ'nün hain darbe girişiminin ardından 2016'nın üçüncü çeyreğinde 27 çeyreklik büyüme trendine ara verilmişti.
Bu tarihten sonra hükümetin aldığı tedbirlerin etkisiyle ekonomi canlandı. Özellikle KGF uygulaması ile birçok sektörde çarkların dönmesi sağlandı.
Türkiye ekonomisinin büyümeden taviz vermesi mümkün değil. Bu büyüme trendinin devamı için yatırımların hızlanması gerekiyor. Birçok sektörde kapasite kullanımı zirvede... Bu yüzden de yeni yatırımların yapılması şart ve bunun koşulu da finansman maliyetlerinin yani faizin düşmesidir. Faaliyet kârının yarısını faize veren bir sanayici yatırım yapamaz.
Bunun için de en son, % 0.99 aylık faizle kullandırılan Nefes Kredisi uygulamasında olduğu gibi yeni modellerin hayata geçirilmesi gerekiyor.
Özellikle yeni kapasite ve istihdamı artıran yatırımlar Hazine, TOBB, İSO, KGF gibi kurumların "kalkınma bankacılığı" gibi ortak platformda buluştuğu yeni modellerle finanse edilmeli.
Merkez'in de reeskont kredileri daha aktif kullanılmalı. Reel sektörün kurdaki %1 artıştan zararı 8.8 milyar TL. Döviz borçlanmasına getirilmesi planlanan düzenlemenin bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor. İşin en kritik tarafı ise Merkez'in atacağı adımlar. Merkez'in faizi düşürülebilmesi için küresel gelişmelerin de takip edilmesi gerekiyor.
Merkez Bankası son dönemde kur üzerinden yapılan saldırılara göğüs gererek, en azından faiz artırımından kaçınması gerekiyor ki yüksek faizle büyümemizi yine çalmasınlar.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Şeffaf ve güçlü Devlet AŞ 19 Kasım 2018 | 4.683 Okunma Fakir ülke zengin ülke farkına dair 18 Kasım 2018 | 5.969 Okunma Türkiye’nin kadın gücü 16 Kasım 2018 | 4.240 Okunma 2023 için yap-kirala-devret modeli 15 Kasım 2018 | 4.768 Okunma Gençler 1 günü 34 saat hissediyor 14 Kasım 2018 | 5.282 Okunma