Üniversite tercihlerini dünün gözdesi bugünün geçer akçesi ile
yapıyorsak, bunun bize etkisi ne olur? Çok değil çeyrek asır
öncesine dek 8 milyon farklı mal ve hizmet üreten Türkiye'nin
meslekler kodeksinde 8 bin civarında "iş tanımı" vardı.
Bugün ürün ve hizmet çeşitliliğimiz 16 milyona, meslek tanımları da
12 bine çıkmış durumda. Bu rakamlar ABD için 24 milyon mala
karşılık 32 bin iş şeklinde.
Eğitim sistemi, ihtiyacı kavrayıp buna uygun meslekleri oluşturmada
"son derece hantal" kalınca, bu açığı kurumlar "iç eğitim" ile
kapatıyor, sertifikasyon okulları gelişiyor...
İşsizleri çalışma hayatına kazandırmak için geliştirilen meslek
kursları da "dünün iyileri" üzerinden yürütülüyor.
Aşçı örneğinde, iyi bir şef için aylık 10 bin dolar gelirden söz
ediyoruz. 100 yıl öncesinin gözdesi "kâtiplik, zabitlik", yarım
asır öncesine "doktor, mühendise", 10 yıl öncesinde "bankacı,
popçu" halini almıştı.
Bugünün dünyasında "itibarlı meslekler" listesi, çok hızlı
değişmenin yanı sıra farklı bir yöneliş sergiliyor; Hangi eğitim
düzleminden gelirse gelsin, yeni ihtiyaçlara uygun beceriler
geliştirebilmek...
Misal dizi ekonomisinin 1 milyar doları bulduğu Türkiye'de
senaristlik, farklı bir işkolu halini alıyor. Tarih, sosyoloji,
teknoloji vs. uzmanlığı gerektiren ve yalnızca "çok özel bir
alanda" en derin yetkinliği geliştirebilenler, inanılmaz gelir
düzeyine erişebiliyorlar.
Bilişimin moda haline getirildiği yakın geçmişte, bilgisayara dair
her işin daima para getireceğini sanıyorduk. Oysa bugün "yanlış
kariyer planları" yüzünden nitelikli işsizlerimiz türedi. Hâlbuki
bu alanda eğitim veren üniversiteler, en yüksek puanla öğrenci
toplama iddialarından vazgeçmiş değil.