Bilinçli her tüketici, sadece üreticiyi terbiye etmiyor, aynı
zamanda ülke ekonominde kaynakların daha akıllıca kullanılmasını
sağlıyor.
Kötü üreticiler akıllanıyor, hileli satıcılar iflas ediyor.
Bunu da ancak iyi ürün talep eden, kalite bilinci gelişmiş tüketici
başarabiliyor.
Tüketicinin haklarından söz ederken aynı zamanda sorumluluklarını
da tanımlamış oluyoruz. Bu sorumluğun başında, bilinci tüketme,
haklarının farkında olma, sağlığı tehdit eden ürünleri tanıma
geliyor.
Haksızlığa karşı tepki vermeyen, kandırıldığı halde buna sessiz
kalan bilinçsiz tüketici, hem kendine hem de ekonomiye zarar vermiş
oluyor. Neticede üretimi gerekli kılan tüketicidir.
Üreticiyi var eden de odur. Hepimiz bir yönümüzle üretici iken
genelde tüketiciyiz. İşimizde değer üretiriz, para kazanırız. Satın
alma gücümüz artar, tüketici haline geliriz.
Üretenler bize mal veya hizmetlerini satmak için çırpınır durur.
Amaçları, bizim onları tercih etmemiz ve onların mallarına daha çok
para harcamamızdır. Üreticideki bu bilinç eğer tüketicide yoksa
kandırılırız ve elimizdeki paranın karşılığını alamamış oluruz.
Bu bakımdan bilinç en az parası kadar tüketicinin gücüdür. Ancak bu
bilinç sayesinde parasının tam karşılığını alır, hileli, ayıplı
malları fark eder. Devletin kurumları, yasalar, belediyeler,
tüketicilerin haklarını korumak için yıllardan bu yana çalışıyor
zaten.
Fakat ortaya çıkan gerçek, tüketiciyi ancak kendi bilincinin
koruyabileceği olmuştur.
Eskiden tüketiciyi yani müşteriyi "velinimet" olarak görürdük
Velinimet, üreticinin veya satıcının varlık sebebiydi. Ancak
üretilen mallar giderek çoğalıp çeşitlenince, bilinçsiz tüketim,
bütçelerimize zarar vermeye başladı.
Bilişim teknolojilerindeki gelişmeler yardımıyla bugün üretici ve
satıcılar, tüketicileri ismine, alışkanlıklarına kadar tanıyor ve
izliyor.