Türkiye, kötü müttefik sayesinde sektör sahibi olmakla
yetinmedi, bu sektörü küresel rekabette yukarılara taşımak için
devrimci adımlar atmaya başladı. Dün Ankara'da Başbakan Binali
Yıldırım'ın lansmanına katıldığı Endüstriyel Yetkinlik
Değerlendirme ve Destekleme EDYEP) programı, bunun bir
parçası...
Başbakan "savunma sanayii sadece kamu ile gelişmez. Özel sektör
yetkinliklerimizin de işin içine gireceği ekosistem oluşturmak
şart" diyor; "Zaman, maliyet, rekabet odaklı yapılara ihtiyaç var."
Eski sistemde hem kamu yapıyor hem de ekonomisi gözetilmiyordu.
Yıldırım "mukavelelere, 'kaça mal olursa, ne zaman biterse' şartı
koyduk, işler hızlandı" diyor.
Savunma Sanayii Müsteşarı Dr. İsmail Demir'in fikir babası olduğu
ve dün itibarıyla hayat bulan EDYEP programı, bu alanda çalışmak
isteyen firmalarımızın kabiliyet envanterini çıkarmak, endüstriyel
yetkinlikleri teyit edilenleri destekleme amacı taşıyor.
Ancak bu sayede sektörün gelişimi sağlanacak ve şu anda 5 milyar $
hacmiyle sınırlı sektör, 25 milyar $'lık büyüklüğe ulaşacak.
Böylece de Fırat Kalkanı ve Afrin gibi zaferlerin silahları,
mühimmatları oluşacak.
Dün toplantı öncesi sektörün önde gelenleriyle sohbette bir dost;
"mühimmat sanayii doğuyor" dedi. Bu, bana göre son derece önemli
bir merhaleye işaret ediyor. Her ne kadar sektörleşmeden
bahsetmesek dahi, mühimmat ticareti düzeyine gelen olgu, yakın
gelecekte yerini "sanayinin alt sektörüne" dönüşecek.
Nitekim EDYEP, yıldızı parlayan savunma sanayiine akın eden
girişimcileri organize etmek, mükerrerlikleri önlemek ve ordumuz ve
ihracatımızın gerektirdiği ürünleri geliştirip planlamak üzere
kuruldu.
Bizler böylelikle işi bilenle bilmeyeni ayırt edecek, çantacıyla
üreticiyi anlayacak, böylesine kritik ve üstün güvenlik gerektiren
alanlarda sürdürülebilir büyüyen savunma eko sistemi
oluşturabileceğiz