İçinde bulunduğumuz becerinin baş tacı edildiği süreç; bizleri,
bunu var etmenin yollarını bulmaya zorluyor. Meslek liseleri,
beceri odağının sembolü adeta… Üniversiteler, beceri geliştiremiyor
mu? Aslında geliştiriyor. Ancak, üretilen beceri, ihtiyacı
karşılayamıyor.
Şu sıralar mikro devrim ihtiyacının şiddetle hissedildiği sanayide
gördük ki işler çırak veya stajyer ile yürümüyor. İşler yalnızca
mühendisle de yürümüyor. Eğitim sistemini değer zincirinin
ihtiyacına göre kurgulamadığımızdan, iki uçta yığılmalar olmuş.
Ya "ne iş olsa yaparım" niteliksizliğindeki işgücü veya kapı gibi
diploma sahibi mühendis… Peki değer zinciri bundan ibaret mi?
Ortada muazzam boşluk var ve bunu biz meslek liseleri, sanat
okullarıyla doldurmaya çalıştık.
Ancak üniversite sınavı odaklı eğitim sisteminde meslek
okullarının; "eksik kabiliyet" adresi gibi algılanmasına yol
açınca, ara eleman dediğimiz büyük açlığımız açığa çıkıverdi.
Meslek lisesi memleket meselesi feryadımız bundandır. Yana yakıla;
mühendis ile çırak arasındaki beceriler için kurslar açmamız bu
yüzdendir. Ortada diplomalı ziraat mühendisi var ama bitkiyi bilen
tanıyan bahçıvan bulamıyoruz.
Düz lise veya üniversite… Eğer odağında "beceri" yoksa ürettiği
diplomalar, duvar kâğıdına dönüşüveriyor. Ara elemanı aranan eleman
haline getiren, diploması değil becerisidir ve bu beceriyi var
etmek, zor.
Biz de zaten kolay olduğunu söylemedik ki… Üstelik bu, masraflı,
zahmetli, zaman alan süreç… Başarı, yılların ardından gelecek.
Yeter ki bıkmadan usanmadan meslek lisesi, memleket meselesi
düsturuna sadık kalalım.