Önce 250 milyarlık can suyu müjdesi verildi. Sonra faizi
devletten dendi. Herkes başvursun istendi. KOBİ'ler sevindi.
Neticede piyasa canlanacak, borcu harcı olan KOBİ soluklanacak,
işlerini yoluna koymakla kalmayıp üretime "kaldığı yerden" devam
edecekti. Fakat kazın ayağının böyle olmadığını gördük. İzleyen
süreçte KOBİ'lere atlatılan hendekleri sıralayalım;
1. Bu krediyi Başbakan'ın cebinden verecek hali yok. Neticede
kamunun bu işler için tasarlanmış KOSGEB'i var. Ancak buna hazır
olmayan KOSGEB'in bilgisayarları kilitlendi, sitesine
girilemedi.
2. Bu sorun giderildi bu defa herkese değil, "kura çekilecek"
diyerek büyük bölüm kredi dışı kaldı.
3. Yetmedi; 50 bin liralık can suyu, aniden 20 bin liraya
iniverdi.
4. Bu kadarına da eyvallah diyen KOBİ'ler, onayı cebine koyup
soluğu bankada aldılar. Fakat bankaların bu işten haberi olmadığı
ortaya çıktı. Zira KOSGEB, Başbakan'ın sözünü yerde bırakırcasına
süreci yönetmek yerine, "ben onayladım, git bankayla anlaş"
dedi.
5. Bankaya giden KOBİ'ye "borcun var, ipoteğin yok, sicilin kötü"
dendi. Oysa sicil affı yanı sıra Kredi Garanti Fonu, KOBİ batsa da
kefil olacağı garantisini vermişti.