Bana göre "arazi toplulaştırma" Cumhuriyet tarihimizin en önemli
projelerinden biri;Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı
Kanunu'dur.
Ne diyor? Diyor ki, miras yüzünden bölüne bölüne mendil
boyutuna inmiş tarımsal araziler ile bir yere varmak mümkün
değil.
Diyor ki gelin bunları bütün tutalım, ölçek tutalım, fazla
küçültmeyelim ki ekonomik işletme doğabilsin, sahipleri
zenginleşsin.
Ayrıca diyor ki miras hakkı tamam da işletmeyi ayakta
tutacak ehil varis olsun, diğer kardeş ve hak
sahipleri geliri bölüşsün.
Diyor ki, bölüne bölüne yok olmak yerine ülkenin serveti, arazi
bütünleştirme sayesinde ölçek
ekonominin nimetlerine kavuşsun.
Buraya kadar denilenlere kim karşı çıkabilir? Akla yakın bu
yaklaşıma karşı çıkmak mümkün değil. Peki, o halde neden
işlemiyor?
Çok basit; çünkü bunu halka anlatmadık. Toprak
sahibine anlatmadık. Mirasından başka güvencesi olmayan
insanımıza sunacağı zenginliği anlatmadık.
Kanun, eğer köklü kültürel kırılmaları da tetikleyecekse,
Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayınlamakla hayata geçmez.
Kanun, onu hayatla ilişkilendirecek kurum,
kuruluş, insan ve kültürle hayat
bulur.
Çek yasasını düzenledik, kullanana sormak aklımıza gelmedi. Olan,
piyasada çeke karşı duyulan güvene oldu ve işleri çekip çevirmede
son derece hayati rol oynayan çeki, çöpü boyladı.
Pozitif örnek? Verelim efendim. Teşvik paketi… Çıkarılmadan
önce Doğu ve Güneydoğu dâhil her yörenin yerel
dinamikleri hesaba katıldı. Binlerce insanla
görüşüldü, fikri alındı, masa başı yerine hayatın içinden,
sahadan gelen verilerle zenginleşti. Sonuç; patlayan yatırım
talebi…