Biz sadece yarışmıyor, aynı zamanda endüstrinin standardını
yükseltiyoruz... Bu sözler, Bodrum Cup'un onursal başkanı Erman
Aras'a ait; "Bodrum guletini dünyaya tanıtıyor, onlara dış
pazarlara yelken açmayı hatırlatıyoruz."
Tekne başına ihracat fiyatları 1 ilâ 8 milyon $ arasında değişen
guletlerimiz, Uzak Doğu pazarında büyük rağbet görüyor. Geçen
haftalarda İstanbul'daki Boğaz geçişi töreninde bu tekneleri
izlerken, tanıtım ve döviz kazandırıcı alanlarımızın aslında ne
kadar zengin olduğuna tanık oldum.
Bodrum Cup'u akıl eden 70 iş insanı arasında yer alan komite üyesi
ve yarışçı Mustafa Duman, geliştirdiğimiz bu ve benzeri
kabiliyetler sayesinde bir yanda ihracata katkı sunarken diğer
yanda ülkemizin tanıtımına vesile olduklarını söylüyor. Yarış
Komitesi Başkanı Süleyman Uysal, Türk denizciliğinin yanında
olduklarını hatırlatıyor.
Katma değeri yüksek böylesi niş alanların temel sorunu, tanıtım...
İhracatın kilogram fiyatını yükseltmek yalnızca teknoloji ve Bodrum
Cup gibi alanların varlığıyla değil, bu ve benzeri
kabiliyetlerimizi dünyaya daha etkin tanıtmakla mümkün...
Ben temel sıkıntının, kendi kabiliyetlerimizin farkında
olmayışından kaynaklandığını düşünenlerdenim. Elimizde bir
kabiliyet envanterimiz yok. Olanlar da "iyiler ittifakı"
yapmadığından her yetkinlik kümesi, kendi gayretiyle var olmaya
çalışıyor, sinerjinin doğuracağı imkânları ıskalıyor.
Misal tam 40 adet ziraat fakültemiz vardır ve her yıl 5 bine yakın
ziraat mühendisine diploma üretirler. İyileri özenle ayrı tutarak
şunu diyorum ki ayağına tarla çamuru değmeden emekli olabilen
hocalar ve anlayış yüzünden bitkiden anlayanı yoktur. Mühendis
atama bekler fakat bahçıvan bulamayız.
Uzak Doğu'ya tekne satanımızdan bankacımız, dünyanın endemik
zengini oluşumuzdan bürokratımızın, tarihin yazıldığı bu
toprakların taşıdığı potansiyelden turizmcimizin haberi yoksa orta
gelir tuzağında daha çok patinaj yaparız biz.