Her ayın 1'inde Türkiye İhracatçılar Meclisi TİM, ihracat
verilerini açıklar.
Toplum bunu önemser, biz de önemseriz. Neticede döviz
kazandırıcı temel alandır ve cari açığın baş ilacıdır.
2023 hedefi verirken 2 trilyon $'lık milli gelir
kadar 500 milyar $ ihracat hedefi de yanına
iliştirilir.
Buraya kadar itirazım yok. Ancak bir sorun var...
Eğer 3 mal ihraç edebilmek için 2 mal ithal ediyorsak,
ithalatı da konuşmak gerekmez mi?Neyi, niye ithal ediyoruz? Ne
kadarı yatırım (sermaye) malı, ne
kadar hammadde (ara mallar)
ve tüketim mallarının toplam içindeki yüzdesi nereye
koşuyor? İhracata nitelikli bakmayı şükür ki öğrendik.
Ciro kadar kilogram birim fiyatının önemli olduğunu
kavradık.İnovasyon ve ar-ge'nin ihracatta katma
değer artışındaki hayati rolünü tartışmaya
başladık.
Öyle ki kilogramı 1.5 dolarlık ihracat yapısıyla yarışta
olduğumuz ülkelerin 4 $'lık fiyatına erişme yolları arar
olduk.
Fakat hâlâ ithalatı sorgulamıyor, cari açığı besleyen bu
alanın iyileştirilmesi için kafa yormuyoruz. Enerji
ithalatına mecburuz diyelim. Ki değiliz... Yenilenebilir
enerjideadımlarımız zayıf, rüzgârımız eser
geçer, güneşimiz açar gider ve bizim enerjiyi kafaya
takmış üniversitemiz dahi yoktur.
Petrol ve doğalgaz bizde yok ithalata mecburuz desek
dahi, diğer kalemler? Onko Koçsel'in Gebze'de kurduğu kanser
ilaç fabrikasıyla 1.7 milyar $'lık cari açık katkısınıgururla
manşet yapmamın sebebi de bu işte... On binlerce mal ve
hizmetten binlercesinin içeride üretimi mümkün değil midir?
Mümkünmüş işte... Ya tüketim malı ithalatımız? Evlere şenlik
bir iki rakam, tekstil cennetiyiz takım elbiseye yüz
milyonlar ödüyoruz.