Bu seçim, muhalefet için farklı olacak sanmıştık. Öyle
ya partiler ilk defa projeden, kaynaktan söz eder
olmuştu. Seçmenin cebinden bahisle, asgari ücretinden
emeklisine dek her alanda ekonomik kazanımlar dile
gelmişti.
Ak Parti ise 100 maddelik Yeni Türkiye Sözleşmesi adıyla
seçim beyannamesini sunmuş, ülkeyi üst gelir grubuna çıkaracak
yapısal reformları ilan etmişti. Ancak bu sözleşme,popülist
vaatlerin tartışıldığı meydanlarda yeterince tanıtılamadı.
Asgari ücreti açık artırmaya çıkaran muhalefetin bu
alanda inandırıcı olmadığını anlıyoruz. Bin 500
liradan 5000 liraya kadar çıkarılacağı söylenen asgari ücret
söylemi, işvereni tedirgin etmekten başka işe yaramadı.
Bu süreçte işveren STK'ları ve sendikalarının "böyle şey olmaz"
itirazı da gelmedi. Oysa asgari ücret pazarlığında, kamu
katılımıyla işçi sendikaları ile kapışılır, aşırı artışın
getireceği "felaketlerden" abartılarak söz edilirdi.
Emekliler bu seçimde muhalefetin ilgi
odağındaydı. Notere gidilerek 2 ikramiye
içininandırıcılık devşirilmek istendi. Vaatlerin havada
uçuştuğu ortamda bu söylemin sahadaki karşılığı olup olmadığını
araştırdığımızda söylenen şuydu: "Kaynak yoksa enflasyon ile
cebimizden verilenden fazlasını almasınlar da..."
Çiftçiye yönelik muhalefet vaatlerinde göze çarpan
konu, mazot idi. Tarımdaki tek sorun mazot imiş gibi bir
algı oluşturuldu, rafineri çıkışı 1.85 TL olan
ürünü, 1.5 liraya dağıtma sözü de inandırıcı gelmedi.