Futuristanbul Zirvesi'ndeyiz. Kürsüde, Çağlar var; "yakın
gelecekte dünya, Türkiye Çağı'na girecek ve bunu bizler inşa
edeceğiz" diyor. İstanbul Ticaret Odası Başkanı ile o zirvede 20
yıl sonrası yakın geleceği, 60 yıl sonrası uzak geleceği ve
ülkemizin bu yarındaki yerini konuştuk.
Çok daha yakın gelecekte, zirveden 60 gün sonra, İbrahim Çağlar
beyefendiyi ebediyete uğurlamak için toplandık.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "camiamıza, iş dünyasına
başsağlığı diliyorum" sözleri ardından binlerce seveni tarafından
omuzlarda kabrine uğurladık.
Payitaht Abdülhamid dizisinde "Dersaadet Ticaret Odası Kurucusu
İbrahim Efendi" rolünü üstlenmişti. Gerçek hayatta zaten Dersaadet
İstanbul'un tacirleri başkanı İbrahim Çağlar'ın ardından cenaze
töreninde konuşulanlar, "çok erken vefat, ölümünde ihmal iddiası"
üzerineydi. Ancak her konuşma bir İstanbul beyefendisinin
zarafetine dair hayırla yâd cümlesiyle bitiyordu.
Meslek hayatım boyunca çok sayıda sivil toplum örgütü yöneticisi
tanıdım. Bunların içinden çok azı İbrahim Çağlar kadar değer üreten
idi. Ekonominin en büyük sivil örgütü başında, yığınca projeye
hayat verdi, ekibiyle güzel işler başardı.
Aylar önce Cannes'da İTO'nun muhteşem çadırında, İstanbul'un dev
maketini dünya lansmanında görücüye sunarken de ihtişam ve zarafeti
aynı resme koymayı başarıyordu. AK Parti ve MÜSİAD kurucu üyeliği
ile aktif siyaset, 4 yıldır İTO Başkanı kimliğiyle de ekonominin
kanaat önderliğinde bulundu.
Yunus Emre'nin bende yankısı yüksek mısraları geldi aklıma: "Bu
dünyada bir nesneye / Yanar içim göynür özüm / Yiğit iken ölenlere
/ Gök ekini biçer gibi..." İbrahim Bey, işinin yiğidi, yaşının gök
ekiniydi ve çevresine değer katan bir dosttu.
Her ölüm zamansız, her veda hüzünlüdür.
Dün Türkiye'ye değer katan, bulunduğu mecliste sohbet kuran ve
kendisi gibi düşünmeyeni dahi zarafetiyle kuşatan bir insanı
kaybettik. Nur içinde yatsın, Allah rahmet etsin.