"600 yıllık Osmanlı çınarının ağır yükünü 33 yıl gibi uzun bir
süre omuzlarında taşıyan Sultan Abdülhamid Han'ı anlatacak en doğru
iki kelimenin cefa ve zekâ olduğuna inanıyorum." Bu sözler, Sultan
2. Abdülhamid Han'dan Günümüze Armağan: Siyaset ve Dış Politika
paneline Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gönderdiği telgrafta
yer alıyor.
Yıldız Sarayı Vakfı'nın düzenlediği panelde Levent Kırval, Mustafa
Armağan, Azmi Özcan, Turan Buzpınar, Ahmet Aydın ve Mustafa Demir'i
dinliyoruz. Ev sahibi Vakıf Başkanı Zeynep Karahan Uslu, 174'üncü
doğum yıldönümünde Sultan Abdülhamid Han'ın etkileri bugünü dahi
şekillendiren olağanüstü gayretini aktardı bizlere...
Karahan, "Abdülhamidler ölmedi, Abdülhamidler ölürse insanlığın
ufku kararır" derken, İngiliz tarihçi Arnold Toynbee'inin sözlerini
hatırlattı: "Osmanlı yıkılmış bir devlet değildir, durdurulmuş bir
medeniyettir. Önündeki tarihi engeller kaldırıldığında yerden
yoluna devam edecektir."
Tarih, geçmişteki olaylar kadar, gelecekteki hayatın ipuçlarını
barındırır. Abdülhamid Han'ın tarihe bakışında zaten bu vizyon var;
"tarih değil, hatalar tekerrür eder."
Azmi Özcan'ın bugün de benzeri durumun yaşandığı vurgusuyla yaptığı
tespit ilginç: "Bizi tarihten sürgün etmek istiyorlar, 4-5 nesilde
bir dünyayı şekillendirenlerin büyük karar masasında
olmalıyız."
Erdoğan'ın telgrafına dönüyoruz: "Belki de bu yüzden Osmanlının en
sancılı döneminde 34'üncü padişah ve 113'üncü İslâm Halifesi olarak
görev yapan Abdülhamid Han'ı aradan geçen bir asra rağmen sürekli
hayırla yâd ediyoruz."
Bugün Suriye, Irak, Yemen, Balkanlar ve Kafkasya'da yükselen her
feryat bize Sultan Abdülhamid'in cefasını... Osmanlı toprakları
yanında Müslüman coğrafyalarda oynanan oyunlara karşı izlediği
siyaset de bize onun zekâsını hatırlatıyor.