Çok boyutlu savaşta terörden ekonomiye dek her
alanda topyekûn mücadele veriyoruz. Cumhurbaşkanı
Erdoğan'ın "seferberlik çağrısı" boşuna
değil. Beşiktaş, Kayseri… Teröristler boş durmuyor. Büyük
devlet olarak Türkiye bir yandan terörle mücadele ederken diğer
yandan, etrafındaki batan ülkelerin cankurtaran filikası olmayı
sürdürüyor; Halep'te dünyaya insanlık dersi veriyor.
Gel gör ki 15 Temmuz'da tepelediğimiz işgalci
haydutların yurtdışındaki militanlarıTürkiye'nin
itibarına yönelik operasyonları
sürdürüyor, ekonomide işlerin yolundagitmediği
algısını yaymaya çalışıyor. Hükümetin küresel durgunluğa karşı
verdiği tepki; Başbakan'ın bizzat
açıkladığı ekonomik tedbirler paketi oldu.
Ancak bir sorun var; bürokrasi… Ordusuyla, milletiyle topyekûn
savaştayken ne yazık ki her kesim bu mücadeleye farklı boyutlarda
iştirak ediyor. Kimi canla başla çalışıyor, kimi özel
sektör örneğindeki gibi seyrediyor kimi de ne yazık
ki bilerek, bilmeyerek ihanet içinde…
Benim dikkatimi çeken, bürokrasinin bu tedbirler paketine verdiği
tepkidir. Misal KOBİ'lerin finansmana erişiminde hayati öneme
sahip olan 50 bin liralık kredi desteğine yoğun
ilgiye rağmen KOSGEB'in buna hazır olmaması gibi… KOSGEB
Başkanı Recep Biçer bu durumu; kayıt ve bilgi
güncellemesi sırasında aynı anda on binlerce KOBİ'nin
sistemegirişine bağlıyor.
Söz konusu olan, 50 bin lira üst limitli, 12
ayı ödemesiz, geri kalanı 3'er aylık taksitlerle
ödemeli, toplam 36 ay vadeli kredi desteğidir. Başbakan,
bu sayede işletmelerin önünün
açılacağından bahsetmişti ancak uygulamada ya
kasıt veya en iyimser tahminle tedbirsizlik
yüzünden işler yürümüyor.
KOSGEB Başkanı; "Hiçbir KOBİ'miz kaygı duymasın, 19 Aralık'ta
kayıtlar başlayacak, kredi onay sürecinde öncelik
olmayacak" diyor. Peki, böylesine hayati konuda
daha tedbirli davranmak mümkün değil miydi?