Bilim hırsızlığı, sıradan bir suç değildir. Sonuçları
Türkiye'nin yarınını bağlar ve etkisi ulusun tüm bireyleri
üzerinedir. Sanayi casusluğu, bilgi hırsızlığı, bilim insanlarına
yönelik saldırılar ve diğerleri...
Tümünün altında, bilimin dönüştürücü gücüne olan talep yatar. Zaten
bilim üretme konusunda sorunlarını henüz aşamamış Türkiye'de,
üretileni çaldırtmak, hoş görülemez. Hele ki başkasının bilgisini
AR'aklayıp, GE'tirmek, çıkar yol değildir. Bilimi kendimiz de
üretmek zorundayız.
Sadece bilim hırsızlığı değil aynı zamanda Ar-Ge için devletin
sağladığı teşvik ve kaynağın, amaç dışı kullanılması da etkileri
itibarıyla büyük faciadır. Bilim Bakanlığı'nın geçen yılki
araştırmasında çok sayıda vaka yer alıyor.
Kimi, icat çıkarmak için aldığı parayı dövize yatırmış... Kimi
Ar-Ge kaynağıyla altına lüks otomobil çekmiş... Kimi de "şeytani
inovasyon" yaparak milyonları başka işlere aktarmış. Görünen, milli
gelirinin yaklaşık %1'ini Ar-Ge'ye ayırmak yetmiyor, bu kaynağın
doğru kullanımını da denetlemek gerekiyor.
Bazıları Ar-Ge kaynağını heba ediyor diye devletin kaynak
aktarmaktan vazgeçmesini istemiyoruz. Aksine, her geçen yıl daha
fazla kaynağı araştırma ve geliştirmeye ayırmak zorundayız. Hedef,
2023'te yıllık 60 milyar $'lık Ar-Ge kaynağı ile milli gelirin
%3'üne ulaşmak...