Post modern darbe 28 Şubat'ın üzerinden 19 yıl geçti ancak
toplum hayatında açtığı tahribatın anıları zihinlerimizde… Laik
rejimi koruma iddiasıyla yola çıkan asker ve bürokratlar, etkileri
uzun yıllar süren kaosun mimarları oldular.
1900'ların "kayıp yıllar" diye adlandırılması, biri büyük toplam 3
kriz ve 28 Şubat 1997'deki darbenin sayesinde gerçekleşti. Dönemin
aktörleri, askeri ve ekonomik vesayeti güçlendiren, iç borçlanmaya
dayalı, büyük sermayeye rant aktaran düzenek kurdular.
Rahmetli Özal'ın mimarı olduğu dışa açık büyüme modeli sayesinde
serpilmeye başlayan Anadolu sermayesi, 28 Şubat sürecinin dilsiz
kurbanları oldu. O dönemde Anadolu Kaplanları diye adlandırdığım
Türkiye'nin yeni dinamizmi, yargı oligarşisi ve bürokratik infazlar
ile adeta çökertildi.
Öyle ki 28 Şubat askeri ve sivil generalleri sayesinde içi
boşaltılan 20 banka, TMSF'ye devredildi ve külfeti de ülke
hazinesinin, bizim sırtımıza yüklendi. 50 milyar $ yalnızca bu
kalemden zarar ettik.
Daha sonra KOBİ diye adlandıracağımız ve ekonominin dinamizminin
dayandığı kesime olan etkileri de hesaba katıldığında 28 Şubat'ın
nihai faturası 350 milyar $ oldu. Bu rakama fırsat kayıpları dâhil
değil üstelik.
2001 krizi, Cumhuriyet tarihimizin en büyük faturasıdır ve bunun da
ana sebebi 28 Şubat sürecidir. Aldıkları kararlar ve oluşturdukları
vesayet ile tankları paletleriyle ürkütüp sahneye koydukları kaos,
ekonomideki kırılganlığı arttırdı, ülkenin sanayileşmesi
yavaşlatıldı.