Deprem felaketinin 10. günündeyiz ve hala sahada yaraları sarmak
için canla başla çalışan on binler var. Bir yandan kayıplarımızın
yasını tutarken bir yandan da felaketten kurtulanlarla teselli
bulmaya çalışıyoruz. 99 depreminden kat ve kat daha büyük bir
felaketle karşı karşıya kaldığımız ortada ve o günden bugüne
yeterince ders alıp almadığımızın karnesi de maalesef önümüzde.
Bu tür geniş çaplı felaketlerde her şeyi devletten beklemek doğru
değil ve nitekim halkımız da ilk andan itibaren devleti beklemeden
bölgeye koştu. İstanbul’dan depremin hemen ardından arabasına
atlayarak sabahın ilk ışıkları ile Malatya’ya inen Ahmet, kendisi
depremzede iken ailesini güvenli bir yere götürdükten sonra her gün
yardım malzemesi taşıyan ve geride kalanlara yardımcı olmak için
çabalayan Corc, sırtındaki belki de tek montunu çıkarıp
depremzedelere gönderen Batmanlı Teyze, yardım yolunda hayatını
kaybeden güzel insan Celal Yalçın ve niceleri bu toprakların
mayasındaki güzelliği bize bir kere daha hatırlattı.
Sahada canla başla çalışan gerek kamu ve gerekse STK çalışanlarının hakkını verirken aksaklıklardan da ders almamız gerekiyor. Gelişmiş toplumlarda sivil toplum güçlü olur ki...