Sosyal medyada gezinirken bir fotoğraf gördüm. Eski bir köy evinde yan yana oturmuş yaşlı iki kişi vardı. Elbiseleri yamalı, evin duvarları kireç boyalıydı.
Adam camdan dışarı bakıyor, kadın meyve soyuyor, yerde bir çay tepsisi duruyordu. İkisinin de yüzünde yılların yorgunluğu, menzile yaklaşmanın durgunluğu vardı.
Yüzler ciddiydi ama fotoğraf gülümsüyordu. Gerçek ve samimi bir hayat, bir kandil ışığı gibi sessizce ve kimseyi rahatsız etmeden zamanın içinde akıp gidiyordu.
Bu fotoğrafa bakarken aklıma şu geldi:
Bazen cinsel sapkınlığı veya eş cinsel evliliği zihinlerde normalleştirmek için piyasaya sürülmüş fotoğraflar çıkıyor karşıma. Ama ben şimdiye kadar hiç yamalı elbiselerle, harabe bir evde birbirine sarılan ve aşk pozu veren iki "erkek" görmedim!
Bu tür karelerde evler hep mükemmel, vücutlar fit, kıyafetler pahalı, yüzler mutlu… Ama gören gözler için fotoğraf ağlıyor. Pırıl pırıl bir ambalajın içinde kurtlanmış, bozuk ve rahatsız edici hayatlar, zamana sürtünerek mekanik sesler çıkarıyor.
Yani modern dünyada bir şey ne kadar zararlıysa, o kadar...