Twitter hesabım yok. Var da, şifremi bilmiyorum. Bilmek de
istemiyorum. Çünkü kullanmıyorum.
Gazetem Yeni Şafak, sağ olsun, olmayan herkese
bir Twitter hesabı açtığı gibi bana da açtı, o kadar.
Bunu da daha önce bu köşecikte söylemiştim.
Twitter mecrasından tecrübeli bir dostum, “arada bir bunu
hatırlatmanda fayda var” demişti, “senin adına tweet atarlar da
ruhun duymaz.”
Nasıl mı?
Ne bileyim, sormadım.
Fakat, “Beni hacklediler… Hesabımı ele geçirdiler… O tweetleri ben
atmadım” yollu şekvacı olanları çok işittim.
Şimdiye değin, çok şükür, öyle bir belaya çatmadım.
Gerçekten acayip bir mecra…
Herifçioğlu yekten soruyor: “Abi (…) beni takipten çıkardı,
niye?”
“Takip edilmekten kurtuldun işte, özgür özgür dolaş, manyak mısın,
neden takip edilmek istiyorsun…”
“Abi sen de hep dalga geçiyorsun ya!”
E ne yapayım birader?!
Soruyorsun, falan kişi ne yapıyor; pat diye cevap veriyor, “Boşver
onu yav, adam değil…”
İyi de düne kadar en yakın arkadaşındı, hayırdır, ne oldu?
Olan şudur: Hiç hazzetmediği bir adamın tweetini retweetlemiş.
Sonuç: Selam sabah kesilmiştir.
Seviyesizliğin sevgisizlikle yarıştığı bu mecrada çiçek gibi tweet
atanlar yok mu, elbette var.
Ne ki gayya kuyusunda zambak mesabesinde…
Kestirmeden söyleyeyim; elimde imkan olsa Twitter'ı yasak
ederdim.
Böyle bir imkanım olmadığı için haliyle kendime yasak etmekle
yetindim.
Mamafih sanaldan kurtulmakla salaklardan kurtulmuş olmuyorsun.