Her şeyimi bırakıp apar topar yurtdışından dönmüştüm.
Öyle icap etmişti.
Geceydi. Yalnızdım. Canım sıkkındı. Dışarda kemiğe işleyen ayaz
vardı.
Ne yapsam bilmiyordum.
Birden aklıma nedense Attila
İlhan'ın "Mahur" şiiri geldi. Ezberimdeydi,
mırıldandım: "Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız / O
mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız / Gitti dostlar şölen
bitti ne eski heyecan ne hız / Yalnız kederli yalnızlığımızda
sıralı sırasız / O mahur beste çalar Müjgan'la ben
ağlaşırız..."
Bu şiiri Ahmet Kaya'dan dinleyebilseydim, iyi
gelecekti. Öyle hissetmiştim.
Yazık ki yoktu. Dedim ya her şeyimi bırakıp ilk uçakla İstanbul'a
dönmüştüm.
O vakitler Twitter, Facebook, akıllı telefonlar falan yoktu.
Youtube vardı ama ben daha yeni muttali olmuştum. Acaba orada
bulabilir miydim?
Bulmuştum.
Nasıl sevinmiştim anlatamam. Tekrar tekrar dinlemiştim. Kaç kez,
unuttum.
Neden sonra gözüm yorumlara ilişti.
Aman Allah'ım!.. Ölüsüne dirisine, kızına kızanına nasıl küfürler!
Tek kelimeyle müstekreh!
Bunlar kim? Bunları doğuran ana baba neyin nesi?
Benim...