Domates şu kadar olmuş, salatalık bu kadar olmuş, maydanoz
derseniz aldı başını gitmiş...
Hülasa, her şey ateş pahası!
Muhalif güruh üç aşağı beş yukarı bunları dile getirip iktidarı
suçluyor.
Daha doğrusu (tabiri caizse) "politik vurgun" yapmak için bunları
dile getiriyor.
İktidar cenahı da enerjide dışa bağımlı olduğumuzu, pandemi
ardından gelen Ukrayna-Rusya Savaşı'yla birlikte en gelişmiş
ülkelerde dahi enflasyonun görülmemiş düzeyde arttığını anlatmaya
çalışıyor.
Muhalif güruh, iktidarın tarımı ihmal ettiğini, zamlarla
bunalttığı çiftçilerin tarlayı bıraktığını, bu yüzden de ürün
olmadığını iddia ediyor.
İmdi soralım:
Çiftçilerimiz mazot, elektrik ve doğalgaz zamlarından dolayı
tarlalarını gerçekten de yüzüstü mü bıraktı?
Dilek Güngör arkadaşımız dünkü yazısında şöyle demiş: "Madem,
çiftçi tarladan çekiliyor, o zaman tarım ihracatı nasıl rekor
kırıyor kardeşim?.."
Haksız mı?
Veriler ortada. Geçen yıla nazaran tarım ihracatındaki artış yüzde
30 civarında.
Mazota, elektriğe, otoyola yapılan zamlar, ürünlerdeki fahiş artışı
izaha yetmez.
Zam oranları arasındaki fark kıyas kabul etmez. Mesela, salatalığın
yüzde 400 zamlanması nedir?
Dilek Güngör söz konusu yazısında, "büyükbaşların" ürünleri
çiftçiden ucuza kapatıp yurtdışına ihraç ederek dolarları cebe
attığından söz ediyor.
Diyor ki: "Haa, atsınlar atmasına da... Kardeşim, sonra iç piyasaya
da ihracat fiyatından ürünü dayatmaya kalktıklarında
olmuyor..."
Evet, olmuyor!
Ne ki bu ihracatçının insafına bırakılamaz. İktidarın görevi de
burada başlıyor.
Bunun için de bürokrasi, Başkan Erdoğan'ın temposuna ayak
uyduracak. Ayak uydurmayanın da gözünün yaşına bakılmayacak.
Muhalefetin görevi mi?
Sabah akşam zam var, pahalılık var demekle kalmayacak. Çözüm
yolları önerecek. Yoksa herkesin görüp bildiğini söylemek maharet
değil.
Muhalif güruh en azından şunu yapmayacak