Salih Tuna Yeni Şafak Gazetesi

Kız gibi Meclis

Mustafa Kemal bir defasında Jean Jacques Rousseau'ya fena saydırmış, bir psikopat demediği kalmıştı. Çünkü Gazi Paşa Hazretleri “kuvvetler ayrılığı” ilkesine...

12 Nisan 2017 | 1.082 okunma

Mustafa Kemal bir defasında Jean Jacques Rousseau'ya fena saydırmış, bir psikopat demediği kalmıştı.
Çünkü Gazi Paşa Hazretleri “kuvvetler ayrılığı” ilkesine felaket karşıydı.
Şöyle demişti: “Jean-Jacques Rousseau'yu baştan nihayete okuyunuz. Ben bunu okuduğum vakit hakikat olduğuna kail olduğum bu kitap sahibinde iki esas gördüm. Birisi ıstırap diğeri cinnettir. Merak ettim; ahval-i hususiyetini tetkik ettim. Anladım ki, hakikaten bu adam mecnundur ve hal-i cinnette bu eserini yazmıştır. Binaenaleyh, çok isnat ettiğimiz bu nazariye böyle bir dimağın mahsulüdür…”
Gelgelelim, Paşa Hazretleri yanlış adama kızıyordu. Rousseau yerine, Montesquieu'ye karşı çıkması gerekiyordu.
Zira politik gücün “yasama - yürütme - yargı” şeklinde birbirinden ayrılması gerektiği fikrini savunan Rousseau değildi.
Bu durumda, Gazi Paşamızın hal-i cinnette eser yazdığını söylediği Montesquieu denen “mecnun” olsa gerekti.
Karıştırmak nihayetinde insanlık halidir. Zaten vahim olan karıştırmak değil konudan uzaklaşmaktır.
Mesela, “Jean-Jacques Rousseau tüm lokantaların kapatılmasından yanaydı” denseydi olmazdı.
Bir de, lafta Montesquieu, özde Rousseau şeklinde “taammüden karıştırmak” var ki, tam bir fecaattir.
Nasıl mı?
Şöyle: “Yürütmeye” bağlı kolluk kuvvetlerini ve “yargıyı” bütünüyle ele geçirip “yasamayı” vesayet altına almak ve bunu da “yargı bağımsızlığı” veya “kuvvetler ayrılığı” şeklinde pazarlamak…
FETÖ'nün yaptığı bu değil miydi?
***
“Kuvvetler ayrılığına” Mustafa Kemal'in yakın çalışma arkadaşı, CHP eski İzmir Milletvekili ve Adalet Bakanı da şiddetle karşıydı.
Karşı olmak ne kelime, “bütün kötülüklerin anası” telakki ediyordu.
Kimdir adı gelsin mi dediniz?
Hani, Müdür, birkaç yıl önce adına park açmıştı ya o işte. Evet, bildiniz, Mahmut Esat Bozkurt.
Bir defasında, ünlü Fransız hukuk kuramcısı Duguit'e atıfla, “Kuvvetler ayrımı Hıristiyanlığın teslisi gibi hayal kabilindendir. Teslis nasıl mümkün olmayan bir hayal ise, kanun alanında ve uygulamada kuvvetler ayrımı da öyle mümkün olmayan bir hayal ürünüdür…” demişti.
Bununla da kalmamış, “kuvvetler ayrımının” uygulandığı ülkelerin başarısız olduğunu dile getirmişti.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Gerçek başkan kim? 27 Nisan 2024 | 282 Okunma Özgür Özel’in ‘gizli santrfor’ olarak portresi 25 Nisan 2024 | 3.230 Okunma Cübbeli Ahmet (k.s) onu kime seçti? 24 Nisan 2024 | 6.141 Okunma ABD kime bağlı? 23 Nisan 2024 | 1.961 Okunma Magazin İran’ından mezhep İran’ına 20 Nisan 2024 | 335 Okunma