Panikle aradı, "Şampiyonluğu elimizden alırlar mı?" dedi.
"Almazlar!" dedim, "Neden ve nasıl alsınlar ki, rahat ol..."
Ne desem sakinleşmedi.
Hayır, meczup değildi.
Yaşadığı korkunç bir travmaydı. Şampiyonlukları elinden alınsa
ossaat hayatının biteceğine inananlardandı. Yıllar
yılı "Trabzonspor'u
şampiyon yapmayacaklar!" diyenlerden...
Haksızlığa uğratılmak duygusunun insanda açtığı yaralar kolayından
savmaz...
Bu insanlar şampiyonluk kupasını, kaybettiklerine kavuşacakmış gibi
mezardaki yakınlarına götürmek istiyorlar. Evlat, kardeş, baba
acısını dindirecekmiş gibi.
Mesela, gözü yaşlı bir şehit annesinin en büyük dileği, "Anne
Trabzonspor'u şampiyon yapmayacaklar!" diyerek askere gidip şehit
düşen oğlunun mezarına şampiyonluk kupasını götürmekti.
Bu insanların tüm dünyanın ilgisini çekecek denli görkemli
kutlamalar yapmasını nedense malum eşhas çok görüyor.
Şayet Fenerbahçe, Galatasaray veya Beşiktaş 38
yıl şampiyon olmasaydı, bir futbolsever olarak, sırf
bu takımların taraftarlarının sevincini görmek için
şampiyon olmalarını isterdim.
Fakat bunlar aradan kaç yıl geçerse geçsin Trabzonspor'a yağmurlu
havada bile su verilmesini istemiyorlar!
Sadece Trabzonspor'a da değil kendileri dışındaki tüm takımlara
karşı tavırları bu!
İstiyorlar ki şampiyonluk malum 3 takım arasında dönsün dolaşsın.
Diğer takımlar da mahut yarışta konsomatris mesabesinde vazife
görsün.
Değilse, bu hazımsızlık nedir?
Hele "Burada şampiyonluğu kutlayamazlar, biz Trabzon'da kutluyor
muyuz?" lakırdısı yok mu?
Bu mantığa göre Beşiktaş, Beşiktaş semtinin dışında, Fenerbahçe
de Kadıköy'ün dışına çıkmamalı. Fenerbahçe'miz Kadıköy'e sığar
mı?..
Doğrusunu isterseniz, taraftar nerdeyse (hatta hangi ülkedeyse)
orada kendi çapında kutlama yapar, ama 3 kişi ama 5 kişi, kime
ne?