"İstanbul Sözleşmesi" üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK
Parti'ye karşı muhafazakâr mahallenin gönül bağlarını darmaduman
etmeye çalışıyorlardı.
Kıyametleri kopartıyorlardı.
Erdoğan hükümeti bu yanlıştan dönmezse, aile diye bir şeyin
kalmayacağını, sapıklığın meşrulaştırılacağını söylüyorlardı.
Gece gündüz susmak nedir bilmiyorlardı.
O kadar ki, Davutoğlu bile "İstanbul Sözleşmesi'ni okumadan
imzaladım..." yalanını atmıştı.
Böylece, mahut sözleşmenin tüm vebalini Erdoğan'a yüklemişti.
Öyle ya, mefhumu muhalifinden hareket edecek olursak, "okusaymış"
imza atmazmış. Gerçi İstanbul Sözleşmesi'ni Davutoğlu'nun okuyup
inceleyip Meclis'e getirdiği daha sonra ortaya çıkmıştı, ama
konumuz bu değil.
Konumuz şu:
Erdoğan hükümeti İstanbul Sözleşmesi'ni kaldırdığı günden beri
kıyametleri kopartan malum zevat suspus oldu.
Ağızlarını bıçak açmıyor.
Davutoğlu ve Babacan'ın gazetesi de "İstanbul Sözleşmesi bitti,
kadına vahşet arttı" yollu manşetler attı, iyi mi? (İstatistik tam
tersini söylüyor. Yani, "İstanbul Sözleşmesi" bittiğinden beri
kadın cinayetleri azalmış.)
İşin...