Kimin parası daha çok, nihayetinde yarış buna döndü.
Zira paran varsa istediğin futbolcuyu transfer edebilirsin.
Bu yarışı kazanmak da büyük gurur oluyor! (Tevekkeli dememişler,
akıl uçunca taraftarlık başlar.)
Madem rekabetin sonucunu para belirliyor...
Neymar'ın 222 milyon euro karşılığında PSG'ye transfer olduğu
Avrupa piyasasıyla nasıl rekabet edeceksin?
"İzmir'in dağlarında çiçekler açar" diyerek mi?
Görmüyor musun, tuttuğun takımlarda artık "çiçek" açmıyor.
Misal, Galatasaray...
Bu sezon, of of of, zımba gibi. Gomis de bildiğin aslan.
Kempes ile Gullit arası bir şey.
Belhanda derseniz, döktürüyor.
Ne ki, koca Galatasaray'da Serdar Aziz ve Tolga Ciğerci'nin dışında
ilk 11'de Türk futbolcu yok!
Beşiktaş derseniz...
Lens'i bile yedekte tutabilecek kadar geniş kadroları var.
O kadar ki, ikiye bölün, ikisi de kafaya oynar. Ama iki takımda
toplam Türk futbolcu sayısı bir elin parmaklarını bulmaz.
"Fenerbahçemize" gelince...
Trabzonspor'dan sonra en çok Türk futbolcuyla oynayan takım ama
transfer bombalarını patlatmaya başladı, orda da azalır...
Şimdi beni iyi dinle...
Avrupa'da kaliteli futbolcunun piyasası belli. Senin de bütçen
belli; böyle rekabet edemezsin.
Yabancı futbolcu sevdasına bütçeni çarçur edersen sonuçta yine
batarsın.
Daha evvel bu yüzden batmıştın.
Sonra da devlet kapılarını aşındırmış, yardım "dilenmiştin."
Yalan mı?
Sayın Erdoğan el atmasa Avrupa kupalarına katılmayı rüyanda
görecek, hatta ligde bile zor tutunacaktın!
Bunları tribünlerde "İzmir marşı" söyleyenler bilmez ama sen çok
iyi bilirsin.
Onlar, "Yaşa Mustafa Kemal Paşa" derler ama hangi CHP
milletvekilinin Atatürk'e "kefere" dediğini de bilmezler.
Onlar...
"İzmir'in dağlarını" terennüm ederler ama CHP İzmir Milletvekili
Ali Yiğit'in, "Biz Avrupalı olmaya hazırız. 'Gerekirse İzmir
ayrılsın.' Yani biz istemeyiz bunlarla yaşamayı..." şeklinde
bölücülüğün dik alasını yaptığını bilmezler.