Garaudy yıllar öncesinden, bu kokuşmuş sistem, bu pazar
tektanrıcılığı yıkılmaya mahkûmdur, demişti.
Bu kokuşmuş sistemin öncüsü de hiç kuşkusuz ABD'dir.
Star gazetesinin değerli bir yazarı dünkü yazısında, ABD'nin
Türkiye'yi harcamayı göze almak pahasına PKK'yı ve FETÖ'yü
desteklemesini, İran'ın nüfuz geliştirme hamlelerini umursamayıp
Türkiye'nin hassasiyetlerini İbadi yönetimine boğdurmak istemesini
“akılsızlık” tesmiye etmiş.
Fakire soracak olursanız, “Amerika aklı” bidayetinden beri hiç
değişmemiştir.
Kendisine direniş gösterildiği, başka bir ifadeyle, boyun
eğilmediği her yerde aklını hep böyle çalıştırır.
Hiroşima'dan Vietnam'a, İsrail'in katliamlarını arkalamasından Irak
işgaline kadar bu böyledir.
Bir süredir, özellikle de 2011'den beri Erdoğan ve AK Parti'nin
bağımsız politikalar geliştirme isteğine karşı tepkisi de “Amerika
aklını mı yedi” dedirtir cinsinden olmuştur.
O kadar ki…
Türkiye'de “iş görmek” için yatırım yaptığı ne kadar “değer” varsa
(insan hakları, hukuk, Kopenhag Kriterleri, hoşgörü, uzlaşma,
çoğulculuk, eşitlik, bağımsızlık, özgürlük, velhasıl, demokrasi)
alayını birden 15 Temmuz'da taşeronu FETÖ marifetiyle çöpe
atmıştır.