Salih Tuna Yeni Şafak Gazetesi

Cübbeli Ahmet Hocam (k.s) bana kapak yapmış

Diyeceksiniz ki memleket müstevli kuşatması altında, ve Ortadoğu fokur fokur kaynıyor, şu sendeki derde bak. E tabii, derdimi, Cübbeli Ahmet sanırsanız, yerden göğe kadar haklısınız. Halbuki fakir de sizinle aynı...

07 Kasım 2016 | 4.152 okunma

Diyeceksiniz ki memleket müstevli kuşatması altında, ve Ortadoğu fokur fokur kaynıyor, şu sendeki derde bak.

E tabii, derdimi, Cübbeli Ahmet sanırsanız, yerden göğe kadar haklısınız.
Halbuki fakir de sizinle aynı dertten muzdaribim.
Lakin felaket yoruldum.
Hayat kaç yıldır bitmez tükenmez korku filmi gibi akıyor, farkında değil misiniz?
Gerilim gerilim, de, nereye kadar.
Sizi bilmem ama benim bünyemin istiap haddi sınırlı, daha fazlasını kaldıramıyorum.
Tamam, hayattan kaçmak mümkün değil ama dinlenmek kabilinden şöyle arada bir “serin sulara" dalmak da mı yasak?
Ben de zaten bunun için, yani, “serin sulara" kendimi atmak için geçen hafta, “Cübbeli Ahmet'in kafirleri" başlıklı bir yazı dercettim.
Şimdi diyeceksiniz ki, neden Cübbeli Ahmet de bir başkası değil?
Çünkü…
Memlekette Cübbeli Ahmet kadar muhabbetli, sevimli, sempatik çok az insan var. Her şeyden evvel çatık kaş değil.
Hele vaazları!
Ne anlatırsa anlatsın hiç fark etmez; isterse imambayıldı tarifi yapsın, müthiş “keyif" alırım.
Arabamın radyosu da Lalegül FM'e ayarlıdır. Cübbeli Ahmet'in vaazı denk geldi mi, seyahatte başka bir şey istemem. Bazen çocukların, “şarkı türkü olsa hadi neyse baba, aynı vaazı neden tekrar dinliyorsun" diye itiraz ettikleri olur, hiç aldırış etmem, ben keyfime bakarım. (“Keyif" dedim diye, Cübbeli Ahmet'i Cem Yılmaz'a benzeten münasebetsizler yanlış anlamasın. Öyle “gülmece / yarılmaca" keyfini kastetmiyorum. Ayrıca, Cem Yılmaz'a da hatta hiçbir fıkraya da gülmem. Daha doğrusu, beni güldürmek isteyen hiçbir şeye gülmem. Ben güleceğim malzemeyi kendim çıkarırım.)
Gelgelelim…
Okur makulesi serinlik merinlik bırakmadı.
Neymiş efendim söz konusu naçizane yazımda, “Cübbeli Ahmet Hocamızın (kaddesallahu sirruhu) tekfir radarına yakalandın mı kurtuluşun yok…" demişim.
Cübbeli Ahmet'e “kaddesallahu sirruhu" nasıl dermişim.
Hâşâ, o müşrikmiş.
Bunun için de bir konuşmasına link atan mı dersiniz, peş peşe tweet atan mı dersiniz, gırla gitti.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bu kararları kim imzalatıyor? 04 Mayıs 2024 | 457 Okunma O partilerin hakkını ödeyemezler 02 Mayıs 2024 | 605 Okunma Yılmaz Erdoğan çöp mü? 01 Mayıs 2024 | 1.366 Okunma İBB Başkanı kime ‘ihanet’ etti? 30 Nisan 2024 | 4.634 Okunma Gerçek başkan kim? 27 Nisan 2024 | 291 Okunma