"Bizden hiçbir halt olmaz” yollu müstağrip psikolojisini
“ayağımızın bodrumuna” atmak gerekti.
Şükür ki şükür, öyle de oldu.
Zaten tarihin akışı da bunu icbar ediyordu.
Biliyorum mebzul miktarda, “Türkiye 1'den büyüktür” deme zilletine
duçar olanlar var.
Varsın olsun!
Vaktiyle bu ülkede, “fikri hür, vicdanı hür çağdaş nesiller
yetiştirmek” uğruna, “Batı'dan damızlık erkek getirelim”
diyen Ortodoks Batıcılar bile vardı.
Ne oldu?
Başını göğe verecek kadar dik tutan bu şanlı milletin “uzun
yürüyüşü” karşısında çer çöp olmaktan kurtulabildiler mi?
Başka bir ifadeyle, tarihin akışı içinde zerre miskali önemi
olmadıklarını göstermenin haricinde bir şey elde edebildiler
mi?
Mehmet Kısakürek tweet marifetiyle geçenlerde şöyle demişti:
“15 Temmuz'a kadar, 'artık bu millet bir cep telefonundan bile
vazgeçemez!' diye kara kara düşünürken, gördük ki, şahsiyeti uğruna
her yokluğa hazırdır!”
Asla hamaset değildir bu!
Milletin kendindeki cevheri keşfettiğinin ifadesidir.
“Bizden adam olmaz” şeklindeki aşağılık psikolojisini yıkmak için
milletin özgüvenini yüksek tutacak adımlar atmak şarttı.
Sayın Erdoğan da her şeyden evvel bunu yaptı.
Yeryüzünün tüm mazlumları adına müstekbirlerin yüzüne karşı, “Dünya
5'ten büyüktür” diye haykırmak diklenmek değil, dik duruşun
ifadesidir.
“Yürüyeceksin! Millet yürüyecek arkandan!” (Arif Nihat Asya)
misali, o yürüdü, millet de arkasından yürüdü.
Bir de figüran yürüyüşler var, troll yürüyüşleri…
Önüne çıkana çemkiren, aykırı düşünene hiç tahammül etmeyen, her
farklı fikri boğan, gönüller yapmak yerine gönüller yıkan “fikirsiz
yürüyüşler.”
Evet, merhum İlhami Çiçek'in dediği gibi, “yürümenin dışında
bütün eylemlerin adı / kaçış kaçış kaçıştır” ama fikirsiz yürümeye
de “yürümek” demek olmaz.
Büyük bir belâdır o.
Zahiren yürürken, esasta, yere seriliştir.
Yürümek, fırka fırka bölünmek de değildir, hakikati birlikte
aramaktır.
“Hasta adam” denilen Osmanlı anca 200 yılda yıkıldı.
Küresel kapitalist sistem kaç yüzyılda kuruldu; sabahtan akşama
nasıl yıkacaksın?!
Azmedeceksin, sabredeceksin, strateji geliştirecek ittifaklar
kuracaksın, ve hamasetten uzak duracaksın.
Hülasa…
Hesap kitap edecek, uzun vadeli düşüneceksin.
İsmet Özel haklıdır. Nasıl ki 1526'da Mohaç
Ovası'nda Macarlarıyenmekle Avrupa'da “Türkler yenilmez” fikri
oluştu, 1571 İnebahtı'da Türk donanmasının yenilmesiyle de
“Türklerin yenilebileceği fikri” oluştu.
Yani, Osmanlı yıkılmadan evvel yıkılacağı fikri yerleşti.
Çöküşün başlangıcı da zaten budur.
İstiklal Savaşı sonuç itibariyle “ibda” veya “yeniden doğuş”
fikrinin inkişafından ibarettir.
Unutmayalım ki, “15 Temmuz direnişi” de İstiklal Savaşı'nın
devamıdır.
“İstiklal” fikrimiz; “ya istiklal ya ölüm” şiarımız;
Allah-u Ekber sözümüzdür.
Yol uzundur.
Çilelidir.
Engebelidir.
Fikirsiz adım atmak olmaz. Hamasetle asabiyetle, olmaz. Sabah oraya
girelim, akşam buradan çıkalım şeklindeki günübirlik “çıkışlarla”
hiç olmaz.