"Söyleyene değil söylenene bak" sözü nasıl temellük ettiğinize
bağlı olarak, hem çok doğrudur hem çok yanlış.
Mesela...
Şair İsmet Özel yıllar önce mezkûr sözün tam aksini öne
sürmüştü.
Yani...
Neyin söylendiği değil kimin söylediği önemlidir, demişti.
Burası önemli...
Zira söze odaklanmanız söyleyeni gözden kaçırmanıza neden oluyorsa,
aldatılmaya hazırsınız demektir.
Kur'an'da, "Sakın ola şeytan sizi Allah'la aldatmasın" uyarısı
vardır. ("Ey insanlar, Allah'ın vaadi haktır.
Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. Hilekâr insanlar ve şeytan
Allah adına sizi kandırmasın." Fâtır Süresi, 5. Ayet)
Aldanmamak için...
Şeytanlaşmış insanların, münafıkların, sahtekârların iğvasına duçar
olmamak için...
Sözü söyleyenin kim olduğunu adamakıllı sormak, sorgulamak
gerekir.
Tamam, anladık; söylenen doğru da, söyleyen kimdir, necidir, neyin
peşindedir?
Hülasa...
Derdi, hikâyesi (yani mücadelesi) nedir?
Önemlidir.
Hakikat sözden ibaret değildir.
Söz, insan faaliyetlerinden sadece biridir. An gelir, söz, meramın
maskesinden ibaret olur.
İster "ilm-i siyaset" deyin, ister başka bir şey, bu böyledir.
Gelgelelim, söyleyene odaklanıp, sözü savsaklamak da olmaz.
Mesela, arkadaşlar veya bizimkiler söylemişse yanlış da olsa
doğrudur demek, hakikate ihanettir.
Kıymet ölçümüz bellidir:
Hakikatin hatırı dostun hatırından üstündür.
Mezhep, meşrep, etnisite, kabile asabiyeti uğruna hakikati
çarpıtırsanız, çarpılırsınız.
Çarpılırsınız, yani, güvenilmez bir insan olup çıkarsınız.
İdeal olan, "özü sözü bir" olmaktır.
Öz sözden, söz formdan ne kadar ayrılabilir?
Wittgenstein bu konulara az kafa yormamıştır.
Filozofumuza göre bir sözün veya ifadenin içeriğiyle formu ayrı ele
alınıp incelenemez.
Neden mi?
Bu farklılık (form farklılığı) kişilerin hayatlarındaki
pratikleriyle ayrılamaz haldedir de ondan.
Hatta...
İki kişi sözde aynı şeyi söylediğinde bile aynı şeyi "söylemiş"
olmazlar.
Neyse, biz daha fazla o taraflara yelken açmayalım.
"Özü sözü bir olmak" dedik ya, orda biraz duralım.
Zira... AKP'li gevşeklerin veya sinsilerin yüzünden hiçbir dönemde
olmadığı kadar "dindarlıkla" ahlak ayrı düşmüştür. (AKP'li olmak,
Dumanlı Ekrem'lerin 2002'den 2011'e kadar olduğudur. AK Partili
olmak ise AK Parti'yi ruhundan yani Erdoğan'dan kopartmak
isteyenlere karşı durmaktır.) Bu AKP'li fırıldakların...