Biz, esasında yirminci asrın ilk çeyreğinde yalnızca bir
imparatorluğu kaybetmedik. İmparatorluğu kaybetmemizin hemen
ardından ve o şaşkınlıkla zengin Türkçemizi de kaybettik. “O
şaşkınlıkla” dedik. Evet; doğrudur. Tam da öyledir. Önce harf
inkılabı, bir medeniyetin mahzene mahkûmiyeti; sonra dil inkılabı,
sun’i bir lisan kurmaya teşebbüs. Türkçe neredeyse aradan bir asır
geçmek üzereyken bile eski ihtişamını henüz yakalayamamıştır…
Mevzu, derindir ve söylenecek çok da şey vardır. Elimize kalem
aldığımızdan bugüne dek de hayli şeyler söyledik. Bu defaysa üç
usta isimden birkaç cümleyle de olsa nakiller yapıyoruz.